
Abanýn kadri yaðmurda bilinir.
Her þeyin bir deðeri vardýr. Bir þeyin gerçek
deðeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduðu
zaman ortaya çýkar.
Abdala kar yaðýyor demiþler, titremeye
hazýrým demiþ.
Yoksulluk ve sýkýntý içinde yaþayýp eziyet
çekmekte olan kimseler, karþýlaþacaklarý zor
þartlardan endiþe duymazlar. Çünkü onlar bu þekilde
yaþamaya alýþýktýrlar.
Abdal ata binince bey oldum sanýr, þalgam aþa
girince yað oldum sanýr.
Kimi görgüsüz ve eðitimsiz kimseler bir
rastlantý sonucu lâyýk olmadýklarý önemli bir iþin
baþýna geçseler ya da bir mevki elde etseler,
aptalca davranmaya, o yerin adamý gibi görünmeye ve
böbürlenmeye baþlarlar. Dahasý, bunun kendi haklarý
olduðunu da ileri sürerler.
Abdal düðünden, çocuk oyundan usanmaz.
Kimi insanlar yaptýklarý iþten zevk duyarlar ve
onu býrakmak istemezler; bu iþi sürekli olarak,
tekrar tekrar yapmaktan da hiç býkkýnlýk duymazlar.
Abdalýn dostluðu köy görünceye kadar.
Çýkarý için yakýnlýk gösterip dostluk kuran
kimse, beklediði yararý elde ettikten, iþini
yürütecek baþka yollar bulduktan sonra sizinle olan
iliþkisini keser.
Abdal (derviþ) tekkede, hacý Mekke`de bulunur.
Hemen herkesin ilgi duyduðu bir alaný, kendine
özgü bir iþi vardýr. Ýlgi duyduðu alan ya da iþ
neredeyse kiþi de orada bulunur.
Acele bir aðaçtýr, meyvesi piþmanlýk.
Telâþla, sabýrsýzca ve ivedilikle yapýlan iþler
genellikle kötü sonuçlar doðurur; kiþiyi piþmanlýðýn
içine iter.
Acele ile menzil alýnmaz.
Telâþlanýp ivmekle, sabýrsýz davranmakla daha
çabuk sonuç alacaðýmýz, baþarý kazanacaðýmýz
sanýlmamalýdýr. Bilinmelidir ki her iþin bir süresi
vardýr.
Acele iþe þeytan karýþýr.
Düþünüp taþýnmadan, çabuk davranýlarak yapýlan
iþten iyi sonuç beklenmemelidir; o iþ ya yanlýþ ya
da bozuk olur.
Acemi katýr kapý önünde yük indirir.
Bir iþin yabancýsý olan, bir iþe alýþmamýþ,
beceriksiz ya da anlayýþsýz kiþi, kendisinden
beklenen iþi eksik yapar ve istenildiði gibi yerine
getiremez; daha baþlangýç anýnda veya en önemli
yerinde iþi býrakýverir.
Acýkan doymam (sanýr), susayan kanmam sanýr.
Uzun süre bir þeyin yokluðunu çekip ona ihtiyaç
duyan kimse, o þeyden ne kadar çok elde ederse etsin
tatmin olmaz; kendisine yetmeyeceði duygusu içinde
bulunur.
Acýkmýþ kudurmuþtan beterdir.
Bir þeyden uzun süre yoksun kalan kimse, onu
gördüðü anda ele geçirmek ister; kendinden
geçercesine ona saldýrýr, sanki kudurmuþ gibidir,
gözü hiçbir þeyi görmez, tek düþündüðü uzun süre
yokluðunu çektiði o nesnedir.
Acýndýrýrsan arsýz olur, acýktýrýrsan hýrsýz
olur.
Bir kimsenin acýnmasýna yol açar, baþkalarýný
ona merhamete getirirseniz, o kimse yerli yersiz
yardým dilemeye baþlar ve gittikçe arsýzlaþýr; bunun
yanýnda kimilerinin hakkýný kýsar, emeklerinin
karþýlýðýný vermez ve onlarý aç-yoksul býrakýrsanýz,
onlar da hýrsýzlýk yapmaya baþlarlar.
Acý patlýcaný kýraðý çalmaz.
Kötü durumda olan bir kimseyi, ortaya çýkacak
yeni kötü durumlar etkilemez; pek çok zorluða
katlanabilir; çünkü o, böylesi kötü durumlara
alýþmýþtýr. Ayrýca, iþe yaramayacak hâle gelmiþ
kimseler de, tutar bir yanlarý olmadýðý için
felâketlerden çekinmezler.
Acý (kötü) söz insaný (adamý) dininden (çýkarýr),
tatlý söz (dil) yýlaný deliðinden (ininden) çýkarýr.
Onur kýrýcý, sert, kötü sözler insaný
öfkelendirir; sabrýný taþýrýr, çileden çýkarýr, hoþ
olmayan davranýþlara sürükler. Bunun aksine yumuþak,
tatlý, hoþ sözler de öfkeli, geçimsiz, saldýrgan
insanlarý yatýþtýrabilir; zarar vermelerinin önüne
geçip onlarý doðru yola sokabilir.
Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez.
Aç, yemek yeme ihtiyacý olan, yemesi gereken
kimsedir. Bu insanýn düþüncesi de karnýný
doyurmaktýr. Onun bu isteði kimi özürlerle giderilip
geçiþtirilemez, böyle yapýlmak istenirse kimi
anlamsýz ve aþýrý davranýþlara kaymasýna neden
olunur. Çocuklar da bir þey istediler mi hemen onun
yerine getirilmesini isterler, beklemek nedir
bilmezler.
Aç (arýk) at yol almaz, aç (arýk) it av almaz.
Ýþ gördürülen kimselerden verim umuluyorsa onlar
aç, yoksul ve zaruret içinde býrakýlmamalý, her
yönden tatmin edilmelidirler.
Aç ayý oynamaz.
Kendisinden iþ beklenilen kimseden emeðinin
karþýlýðý esirgenmemelidir; insan ya da hayvan
olsun, çalýþan mutlaka doyurulmalýdýr.
Aç býrakma hýrsýz edersin, çok söyleme arsýz
(yüzsüz) edersin.
Yönetiminde bulunan, gözetiminde olan kimseleri
maddî ve manevî yönden tatmin etmelisin. Ýnsanlarý
bu yönlerden sýkýntýya düþürür, emeklerinin
karþýlýðýný vermez, kötü muameleye maruz býrakýrsan
yanlýþ yola saparlar; söz dinlemez olurlar,
arsýzlaþýrlar.
Aç doymam, tok acýkmam sanýr.
Uzun süre yokluk içinde olan aç insan elde
ettiðinden çoðunu ister, tatmin olmaz, yetmeyeceði
duygusunu taþýr. Tok, yani varlýklý insan ise var
olanla yetinir gibidir, elindekilerin bir gün gelip
tükeneceðini düþünmez, yeni kazanç yollarýna
baþvurmaz, dahasý elindekileri bilinçsizce harcamaya
devam eder.
Aç elini kora sokar.
Aç ve yoksul insan, zorunlu ihtiyaçlarýný
gidermek için caný pahasýna bile olsa her türlü
tehlikeye atýlmaktan çekinmez.
Aç gözünü, açarlar gözünü.
Uðraþýlarýnda, giriþtiðin iþlerinde uyanýk
bulunup dikkatli olman gerekir; yoksa umulmadýk,
beklenmedik bir anda büyük zararlarla karþý karþýya
kalabilirsin. Bu belâdan sonra aklýn baþýna gelir
ama iþ iþten geçmiþ olur.
Açýk aðýz aç kalmaz.
Çalýþan, didinen, ne istediðini bilen, býkmadan
usanmadan bunu dile getiren kiþi geçim yolunu bulur;
muhtaç duruma düþmez, aç kalmaz.
Açýk yaraya tuz ekilmez.
Acýsý ve derdi taze olan bir kimsenin üzüntüsünü
artýracak söz ve davranýþlardan kaçýnmak gereklidir.
Açýk yerde tepecik kendini dað sanýr.
Kýymetli, yetenekli kimselerin bulunmadýðý veya
az bulunduðu bir yerde, kendinde az da olsa bir þey
bulunan kimse böbürlenmeye, büyüklük taslamaya
baþlar.
Açýlan solar, aðlayan güler.
Hayatta hemen her þey bir deðiþimin içindedir,
olduðu gibi kalmayýp tersine dönebilir, güzel
çirkinleþebilir; mutsuz mutlu, yoksul da zengin
olabilir.
Açýn gözü ekmek teknesindedir (olur).
Ýnsanýn tek amacý, öncelikle kendisi için
gerekli, yaþamasý için zorunlu olan, yokluðunu
çektiði þeyi elde etmektir.
Açýn karný doyar, gözü doymaz.
1. Bir þeyin uzun süren yokluðu açlýk ve
doyumsuzluk duygusuna iter insaný; bu insan hiç
doymamýþ, aç kalacakmýþ gibi davranýr; gözü
nesnelerde kalýr, o nesneleri kaybedecek sanýsýna
kapýlýr. 2. Ýhtiraslý kiþi elindekiyle yetinmez,
daha fazlasýný ister.
Aç kurt bile komþusunu dalamaz.
Komþu hakký çok yücedir. Komþuya hangi þartlarda
olursa olsun, aç ya da zengin iyi davranýlmalýdýr.
Çünkü toplumun dirlik ve düzenliði bir yönüyle buna
baðlýdýr.
Açma sýrrýný dostuna, o da söyler dostuna.
Sýr özeldir ve gizli tutulmalýdýr. Onun
gerçekten duyulup yayýlmasý istenmiyorsa, dosta bile
açýlmamalýdýr. Açýlýrsa o da aðzýndan kaçýrabilir ya
da yakýnýna anlatabilir, bunu baþkalarý duyabilir,
saklamaya çalýþtýðýn þey sýr olmaktan çýkar,
yayýlýr.
Aç ne yemez, tok ne demez.
Yoksul kiþi ihtiyaç duyduðu þeyin en kötüsüne
bile razý olur; iyisini, kötüsünü arayacak durumda
deðildir. Oysa varlýklý kiþi için durum farklýdýr, o
her zaman daha iyisini ister, en güzel þeylerde bile
bir kusur bulur, mýrýn kýrýn eder.
Aç tavuk (düþünde) kendini buðday (arpa, darý)
ambarýnda sanýr (görür).
Yoksulluk çeken, varlýk yüzü görmeyen kiþi
sürekli ihtiyaç duyduðu þeylerin hasretini çeker;
kendisini onlarý elde etme hayaline kaptýrýr,
olmayacak düþler kurar.
Açtýrma kutuyu, söyletme kötüyü.
Hoþuna gitmeyecek sözler söylenmesine, hakkýnda
kötü þeylerin ortaya çýkmasýna yol açmak
istemiyorsan karþýndakini kýzdýrma.
Aç tokun yüzüne bakmakla doymaz.
Ýnsan ihtiyaç duyduðu, sürekli yokluðunu çektiði
þeyleri varlýklý kimselerde görmekle onlara sahip
olmuþ sayýlmaz. Tatmin olabilmek için onlarý
gerçekten elde etmelidir.
Adalet ile zulüm bir yerde barýnmaz.
Bu iki þey tamamen bir birinin karþýtýdýr. Hak,
hukuk ve doðruluðun bulunduðu yerde zulüm olamaz,
zalimler bulunamaz. Zulmün bulunduðu yerde ise hak
yeme, sömürü, eðrilik, azgýnlýk vardýr ve orada da
ne adalet ne de âdil vardýr.
Adam adama her daim muhtaç (gerek olur).
Tek baþýna yaþamak oldukça zor olduðundan
insanlar bir arada yaþarlar, dayanýþmaya gerek
duyarlar. Ýhtiyaçlar bu sayede karþýlýklý olarak
giderilir. Bu bakýmdan hiçbir insaný küçümseyip
yararsýz saymamalý; olur ki bir gün, hiçlenen o
insanýn yardýmýna gerek duyulabilir.
Adam adama yük deðil, can gövdeye mülk deðil
(Adam adama yük olmaz).
Birileri gelip konuðumuz olabilir, evimizde
kalabilir. Bu konuk týpký can gibidir; can nasýl
gövdeye geldiði gibi gidiyorsa, konuk da günün
birinde geldiði gibi gidecektir. Bu sebeple yanýmýza
gelen arkadaþ, dost, yakýn ve konuklarýmýzdan yaka
silkmemeliyiz.
Adam adamdan korkmaz, utanýr (hatýr sayar).
Bir kimse kendisine yapýlan kabalýk, kötülük
karþýsýnda sert tepki göstermiyor, benzer bir
þekilde karþýlýk vermiyorsa, bu korktuðundan
deðildir; hatýr saydýðýndandýr, utandýðýndandýr,
duygularýna egemen olduðundandýr.
Adam adam denmekle adam olmaz.
Deðerleri olmadýðý hâlde deðer verip saygý
duyarak, bazý unvanlar vererek, överek,
pohpohlayarak bir kimseyi iyi yetiþmiþ, deðerli bir
kimse yapamayýz. Gerçek þahsiyet, olgunluk, insana
yakýþacak durum, tutum ve davranýþ insanýn kendinde
bulunmalýdýr.
Adam adamdýr, olmasa da pulu; eþek eþektir,
olmasa da çulu.
Bir kimsenin toplumdaki seçkin yeri ve önemi
zengin ya da yoksul hâliyle ölçülemez. Kimi insanlar
son derece yoksuldurlar ama kendilerinde bir adamlýk
vardýr. Kimileri de zengindir ama insanlýktan
nasiplerini almamýþlardýr. Dolayýsýyla yoksul olmak
insanýn deðerini düþürmez, zengin olmak da deðerini
artýrmaz.
Adam adamý bir kere (defa) aldatýr.
Bir kimse, huyunu suyunu bilmediði bir kiþiye
bir kez aldanýr; bir daha aldanmaz. Çünkü bir kez
aldanmýþ ve ders almýþtýr. Artýk kendini ona göre
ayarlar, karþý tarafýn düzenbaz olduðunu bildiði
için tedbir alýr, düzenbaz ne derse desin inanmaz ve
tuzaðýna düþmez.
Adama dayanma ölür, duvara (aðaca) dayanma
yýkýlýr (kurur).
Ýnsanlar hayatlarý boyunca birbirlerine destek
verirler, yardýmcý olurlar. Ne ki her destek ve
yardým sürekli olmaz. O hâlde insan, yapacaðý
iþlerde baþkalarýnýn yardýmýna ve desteðine deðil,
öncelikle kendi gücüne, bilgi ve becerisine
dayanmalý ve güvenmelidir.
Adam ahbabýndan bellidir (Bana arkadaþýný söyle
sana kim olduðunu diyeyim).
Ýnsan daha çok anlaþtýðý, huyunu suyunu bildiði,
sevdiði, yanýnda bulunmaktan hoþlandýðý kimselerle
arkadaþlýk kurar; dostluk eder. Dolayýsýyla bir
kimsenin iyi ya da kötü olduðu, arkadaþlýk kurduðu
kimsenin kiþiliðine bakýlarak anlaþýlabilir.
Adamak kolay, ödemek güçtür.
Bir iþi yerine getireceðim demek, davranýþýyla
ya da tutumuyla o iþi yapacaðým duygusu uyandýrmak,
umut vermek kolaydýr. Ne var ki yerine getirmek ve
yapmak güçtür. Çünkü bu, bir çabaya, bir maddeye ya
da bir paraya dayanýr; bunlar da zor sarf edilir
þeylerdir.
Adamýn (insanýn) adý çýkacaðýna (çýkmaktansa)
caný çýksýn (çýkmasý yeðdir).
Toplumun bir insan hakkýnda verdiði yargý kolay
kolay deðiþmez. Eðer bir adamýn adý kötüye çýkmýþ,
bu yanýyla þöhret bulup tanýnmýþsa, bu durum onun
için katlanýlmazdýr. Nereye gitse kötü yaný yüzüne
vurulacak, itilip kakýlacak, aþaðýlanýp toplum
dýþýna itilecektir. Böyle bir hayatý yaþamak, o
insan için yaþarken ölmek demektir.
Adamýn iyisi alýþ veriþte belli olur.
Alýþveriþ bir insanýn karakterini, iyi ya da
kötü oluþunu belirleyen en önemli ölçütlerden
biridir. Alýþveriþ her þeyden önce çýkara dayanýr.
Birçok insan da çýkarý için ahlâk kurallarýný
çiðnemekten kaçýnmaz. Bunu anlamanýn en iyi yolu da
kiþiyi alýþveriþte denemektir. Alýþveriþ sýrasýnda
hileye baþvurmayan, hakký gözeten, yalan söylemeyen,
ahlâksýz yollara sapmayan kimse iyi insandýr.
Adamýn iyisi iþ baþýnda belli olur.
Ýnsaný gösteren sözü deðil, iþidir. Bir insanýn
gerçek deðeri; becerikli mi beceriksiz mi, çalýþkan
mý tembel mi, baþarýlý mý baþarýsýz mý, iyi mi kötü
mü olduðu yaptýðý iþlerle, çevresindekilere karþý
takýndýðý tutumla ölçülür.
Adamýný yere bakanýndan, suyun aðýr (sessiz)
akanýndan kork (sakýn).
Genellikle sessiz akan sular derin ve tehlikeli
olurlar. Bir olay karþýsýnda duygu ve düþüncelerini
açýða vurmayan, niyetini belli etmeyen, sessiz kalan
kimseler de aðýr akan suya benzerler. Sinsidirler,
içlerinde besledikleri kötülükleri hissettirmezler,
bu bakýmýndan sakýncalýdýrlar.
Adam olana bir söz yeter.
Ýyi yetiþmiþ, kiþilikli, anlayýþlý, duyarlý
kiþiler kendilerine söylenen sözü, ilk söyleniþinde
anlarlar ve sözün gereðini yerine getirirler. Bir
sözü defalarca söyleten, söyleyeni zorlayan, çýkmaza
sokan kimselerde ise, bir kavrayýþ noksanlýðý, bir
ahlâk eksikliði var sayýlabilir.
Âdemoðlu (insanoðlu) çið süt emmiþtir.
Baþlangýcýndan bu yana nankörlük insanoðlunun
deðiþmez bir sýfatý olagelmiþtir. Yapýlan bir
iyiliðe karþý, çokluk kötülükle cevap vermek,
insanýn atamadýðý huylarýndandýr. Sanki bu, insanda
deðiþmez bir hâldir. Bu bakýmdan insanoðlu
güvensizdir, ona karþý daima dikkatli olunmalýdýr.
Aðaca çýkan keçinin dala bakan oðlaðý olur.
Büyüklerin küçükler üzerinde büyük bir etkisi
vardýr. Çocuklar, çokluk büyüklerini örnek alýrlar.
Onlardan ne görürlerse onu yapmaya çalýþýrlar. Bu
sebeple, anne-babanýn çocuklar, büyüklerin de
küçükler üzerindeki etkisi, eðitim açýsýndan oldukça
önemlidir.
Aðacý kurt, insaný dert yer.
Aðaç kurdu, içine yerleþtiði bir aðacý veya
tahtayý özünden, içten içe yiyerek çürütür ya da
kurutur. Dert ve üzüntü de týpký aðaç kurdu gibidir.
Ýnsaný içten içe yýpratýr, periþan eder, dayanýksýz
kýlar, yiyip bitirir.
Aðaç kökünden yýkýlýr.
Aðacý ayakta tutan, onu topraða baðlayan
kökleridir. Onun bütün dallarýný kesebilirsiniz,
ancak yýkamazsýnýz. Yýkmak için köklerini topraktan
çýkarmak zorundasýnýz. Bir aile, toplum ya da düzen
de týpký aðaç gibidir. Onu da ayakta tutan bir temel
(kök) vardýr. Kimi ayrýntýlarýný (dallarýný) yok
edebilirsiniz, ancak yýkýp bozamazsýnýz; yýkmak için
temelini sarsmak, ana noktalarýný bozmak
zorundasýnýz.
Aðaç yapraðý ile güzeldir (gürler).
Bir aðacý güzel gösteren, verimli kýlan, canlý
tutan yapraklarý, çiçekleri ve meyveleridir.
Varlýðýný ancak bunlarla kanýtlar. Ýnsanlar da
böyledir. Ýnsan ailesi, çocuklarý, yakýnlarý ve
dostlarý ile bir bütün oluþturup varlýk
gösterebilir. Eðer bunlardan mahrum olursa
yapraksýz, çiçeksiz ve meyvesiz bir aðaç gibi kalýr
ortada; cansýz, kurumuþ gibi, güçsüz ve verimsizdir.
Aðaç yaþ iken eðilir.
Çocuklar mutlaka küçük yaþta eðitilmelidirler.
Bu yaþlarda iþlenmeye, her türlü bilgiyle
donatýlmaya elveriþlidirler. Zaman geçip de
büyüdükçe eðitilmeleri zorlaþýr. Yaþlý insan kolay
kolay eðitilmez. Onlar týpký kuru bir aðaç
gibidirler. Eðilmezler, buna zorlanýrlarsa
kýrýlýrlar. Bu sebeple onlara yeni bir davranýþ
kazandýrmak imkânsýz gibidir.
Aðýlda oðlak doðsa ovada otu biter.
Yüce Allah, her canlýyý yaratýrken onunla
birlikte rýzkýný da yaratýr. Ancak insanlar aç
gözlülük edip kimilerinin hakkýný gasp ederler,
rýzklarýna el koymaya çalýþýrlar. Dolayýsýyla
kimileri aç ve yoksul kalýr. Ýnsanlar bu
tavýrlarýndan vazgeçmiþ olsalar, herkesin rýzkýnýn
kendisine yeter olduðu apaçýk ortaya çýkacaktýr.
Aðýr giden yol alýr, hýzlý giden yolda kalýr.
Gittiðimiz yolda, tuttuðumuz iþte ilerlemek
istiyorsak acele edip telâþa düþmemeliyiz. Yavaþ
yavaþ ama güvenli, gerekli bir tempoda, emin
adýmlarla yürümeliyiz. Böyle hareket etmezsek,
aceleciliðimiz yüzünden sürçebilir, yolumuzu
þaþýrabilir, sonuca da ulaþamayýz.
Aðýr kazan geç kaynar.
1. Herkesin anlayýþ yeteneði bir deðildir,
öðrenme kabiliyetleri de farklýdýr. Kimi kalýn
kafalý kimseler bir meseleyi oldukça geç ve zor
kavrarlar. 2. Bazý beceriksiz, tembel kiþiler
iþlerini geç yaparlar ve zamanýnda yetiþtiremezler.
3. Aðýrbaþlý, olgun kimseler bir olay karþýsýnda
hemen öfkelenip telâþlanmazlar.
Aðýr ol, batman gelesin.
Temkinli, aðýrbaþlý, ölçülü ol ve dengeli
hareket et ki, itibar göresin; sevilip sayýlasýn.
Çünkü hafif meþrep, sulu, çabuk kýzýp taþkýnlýk
gösteren, aceleci kimseler toplumda pek sevilip yer
edinemezler.
Aðýr taþ batman döver (yerinden oynamaz).
Tutarlý, ölçülü, aðýrbaþlý, temkinli kimselerin
toplumda etkin bir yerleri, ayrýcalýklý bir
kiþilikleri vardýr. Bu ayrýcalýklarý sebebiyle
onlara kolay kolay kimse iliþmeye cesaret edemez,
onlarý hýrpalamaya öyle herkesin gücü yetmez,
dolayýsýyla ister istemez saygý görür ve yerlerini
korurlar.
Aðýr yongayý yel kaldýrmaz.
Davranýþlarý ölçülü, sözleri yerinde, temkinli
ve aðýrbaþlý olan insanlara dýþ etkenler, niyeti
bozuk kimseler kolay kolay zarar veremezler.
Aðýz yer, yüz utanýr.
Ýkram kabul eden, armaðan alan kiþi, bunlarý
kendisine sunan kimsenin istediðini yerine getirme
zorunluluðunu duyar; bir borçluluk duygusuyla bu
isteði reddetmeye utanýr, istemese de iþi yapar.
Aðlamayan çocuða meme vermezler.
Hakkýmýzýn yendiði yerde susup sonuca katlanmak
doðru deðildir. Susar, sesimizi çýkarmaz, hakkýmýzý
aramazsak kimse bize yardým elini uzatmaz; hakkýmýzý
vermez. Onun için hakkýmýzý arama yoluna gitmeli ve
bu yolda sesimizi duyurmalýyýz.
Aðlatan gülmez.
Baþkalarýna zulmeden, sýkýntý veren, çile
çektiren kimselerin kötülükleri karþýlýksýz kalmaz;
günün birinde bu dünyada ya da öteki dünyada
kendisine döner, yaptýklarýnýn cezasýný mutlaka
çeker, o da aðlar.
Aðrýsýz baþ mezarda gerek (olur).
Yaþayan her insan dertten, çileden yakasýný
kurtarabilmiþ deðildir. Yaþadýkça da
kurtaramayacaktýr. Dolayýsýyla dertsiz insan ancak
mezarda bulunur. Bu demektir ki, insan dertten ancak
ölünce kurtulacaktýr.
Aðustosta gölge kovan, zemheride karnýn ovar.
Vakit ve fýrsat varken (yazýn) çalýþmayan,
tembel tembel oturan, keyfini düþünen kimse, fýrsat
kaçtýktan sonra, çalýþmanýn zor olduðu günlerde
(kýþýn) geçim sýkýntýsý çeker; periþan olur, aç
kalýp yoksul düþer.
Ah alan onmaz.
Zulmeden, hak yiyen, kötülük yapan ve bu sebeple
birilerinin bedduasýný alan kimse iflâh olmaz; onun
sonu iyi deðildir, yaptýklarýnýn cezasýný mutlaka
görür.
Ahlatýn (armudun) iyisini ayýlar yer.
Deðerli, güzel ve iyi þeyler çoklukla onlara
lâyýk olmayan kimselerin eline geçer ve onlarca
kullanýlýrlar. Bu da gösteriyor ki, insanlar geliþen
olaylara çok kez engel olamazlar.
Ahmaða yüz, abdala söz vermeye gelmez.
Anlayýþý kýt, beceriksiz, yüzsüz ve yýlýþýk,
çýkarcý kimselere gereksiz yere yakýnlýk
gösterilmemelidir. Yoksa bu yakýnlýðý kötüye
kullanabilir. Yerli yersiz karþýnýza çýkýp sizi
rahatsýz ve huzursuz edebilir. Bu gibi kimselerle
kurulacak iliþkilerde dikkatli olunmalýdýr.
Ahmak iti yol kocatýr.
Bazý insanlarýn giriþimleri, uðraþýlarý,
didinmeleri, yaptýklarý iþleri ahmaklýklarý yüzünden
sonuçsuz kalýr; yýpranmalarýna yol açar. Bunun böyle
olmasýnýn sebebi, iþe iyi düþünmeden, plân yapmadan
girmiþ bulunmalarý, karþýlarýna çýkacak aksilikleri
hesaplamamýþ olmalarýdýr. Ýþte böylesi bir giriþ,
onlarý tekrar tekrar yapmak zorunda býrakmýþ, zaman
kaybettirmiþ, yormuþ ve yýpratmýþtýr.
Akacak kan damarda durmaz.
Takdir, tedbiri bozar derler. Bir zarara
uðramak, önemli bir þeyimizi kaybetmek kaderimizde
varsa, ne yaparsak yapalým, ne önlem alýrsak alalým
bunun önüne geçemeyiz. Bugün ya da yarýn, er veya
geç olan olacaktýr.
Ak akçe kara gün içindir.
Emek vererek, alýn teri dökerek kazandýðýmýz
para, sýkýntýlý anlarýmýz ve zor günlerimiz içindir;
bizi darlýktan bu para çekip kurtarýr, rahata
erdirir. Dara düþülen günlerimizde bu parayý
harcamaktan da geri durmamalý, çekinmemeliyiz.
Akan su yosun (pislik) tutmaz.
Bilinen bir þey ki, devamlý akan su kendini ve
yataðýný temiz tutar; hareketsiz ve birikinti
hâlinde olan su da aksine mikrop ve pisliði
bünyesinde taþýr. Denebilir ki hareketlilik,
canlýlýk ve çalýþkanlýk insaný canlý ve üretken
yapar; iyimser kýlar, kötülükten uzak tutar,
düþkünlüðünü önler; böylece de o insan hem kendine,
hem de baþkalarýna yararlý olur.
Akar su çukurunu kendi kazar.
Azimli olan, bir þey yapma isteði ve gücünü
taþýyan, gayretli ve atak kimseler zorluklara boyun
eðmezler; amaçlarýný gerçekleþtirmek için imkân
ararlar, yollarýný ne yapýp edip bulurlar.
Akan suya inanma, el oðluna güvenme.
Kimi akar sular yavaþ aktýðý için tehlikesiz
görünebilir, ancak yine de güvenmemelidir. Bir an o
suya kapýlýp sürüklenebilir, derinlere ve burgaçlara
çekilip boðulabiliriz. El oðlu da týpký bu akar
sular gibidir, kimi yanlarýna bakarak onlara güven
duyamayýz. Çýkarý için bizi tuzaða düþürebilir,
baþýmýza olmadýk iþler açabilir, zor durumda býrakýp
zarara uðratabilir. Bunun için temkinli olmalýyýz.
Akýl akýldan üstündür.
Her insan ayný anlayýþ, bilgi ve düþünme gücüne
sahip deðildir. Bizim akýl etmediðimizi, bir baþkasý
akýl edebilir. Biri bizden daha iyi düþünüp karanlýk
bir noktada bize ýþýk tutabilir. Bu bakýmdan önemli
iþlerimizde güvenli, geniþ düþünce sahibi kimselere
danýþmaktan, onlarýn bilgi ve tecrübesine
baþvurmaktan kaçýnmamalýyýz.
Akýl için tarik (yol) birdir.
Bir mesele ancak akýl yoluyla çözülebilir. Bu
yol ise tektir. Doðru düþünenlerin, mantýklý
olanlarýn bu yolu izlediklerinde vardýklarý sonuç
hep ayný olacaktýr.
Akýl kiþiye (adama) sermayedir.
Giriþtiðimiz hemen bütün iþlerde baþarýlý ya da
baþarýsýz olmamýzdaki en büyük etken akýldýr. O,
yapmaya çalýþtýðýmýz iþte baþ aracýmýzdýr. Onu
gerektiði gibi, yerinde kullanýrsak iyi sonuç
almamýz kolaylaþýr. Hemen her iþte bir sermayeye
gerek duyulduðu açýktýr. Bu sermaye de paradýr. Ama
unutmayalým ki, paranýn da iþe yarar þekilde
kullanýlmasý akýlla olur.
Akýllý düþman, akýlsýz dosttan hayýrlýdýr (Deli
dostun olacaðýna akýllý düþmanýn olsun).
Düþüncesiz ve yersiz davranan, gerçeði görmeyen,
anlayýþý kýt kimseler yaptýklarý iþlerin,
söyledikleri sözlerin ne gibi sonuçlar doðuracaðýný
hesap edemezler. Bu yanlarýyla, iyi niyetli de
olsalar dostlarýna bilmeyerek zarar verebilirler.
Bunun aksine, akýllý düþmanýn neler yapabileceði,
hangi yollara baþvuracaðý önceden tahmin edilip
sezilebilir; dolayýsýyla kiþi tedbirini alýr,
kendisine gelebilecek zararlarý önlemeye çalýþýr.
Akýllý hýrsýz, þaþkýn ev sahibini bastýrýr.
Aklýný kullanmasýný bilen, açýk göz, uyanýk ve
düzenbaz kimseler düþüncesiz, kavrayýþý kýt, ahmak
ve þaþkýn kimseleri aldatmakta bir zorlukla
karþýlaþmazlar. Hatta bu kimseler, karþýlarýndaki bu
aptal insanlarý, haklý da olsalar haksýz
çýkarabilirler; kendilerini suç iþlememiþ gibi
gösterebilirler.
Akýllý köprü arayýncaya dek deli suyu geçer.
Önlem almaya, hazýrlýklý olmaya alýþmýþ kimi
tedbirli kimse, hemen her þeyde bir sonuca ulaþmak
için saðlam bir yol arar. Bunun için de düþünüp
taþýnýr, kolay kolay karar veremez. Dolayýsýyla da
epey zaman harcamýþ ve sonuca ulaþmakta gecikmiþ
olur. Oysa gözü pek atak ve yeterince düþünmeden
karar veren kimse, tehlikeyi göze alýp iþe giriþir
ve sonuca daha çabuk ulaþýr.
Akýllýyý arkada tutma, akýlsýzý kýlavuz etme.
Hangi iþte, hangi yönetimde olursa olsun
saðlýklý bir sonuca gidilmek isteniyorsa, mutlaka
iyi ve doðru düþünenlere, iþinin ehli ve akýllý
kimselere öncelik verilmelidir; onlar takipçi deðil,
takip edilenler olmalýdýr. Eðer bunun tersi yapýlýp
akýlsýz, ahmak, beceriksiz, anlayýþý kýt kimselere
öncelik verilir, onlar iþ baþýna getirilirse yapýlan
iþten olumlu bir sonuç elde edilemez; elde kalan
yalnýzca zarar olur.
Akýl para ile satýlmaz.
Ýnsanlar akýlca eþit deðillerdir. Kimileri
akýllý, kimileri aptaldýr. Bunu deðiþtirmek mümkün
deðildir, böyle de sürüp gidecektir. Üstelik akýl,
somut bir þey de deðildir. Sonradan da elde
edilemez, parayla da alýnýp satýlamaz. Etrafýmýza
þöyle bir baktýðýmýzda delice iþler yapan varlýklý
insanlar, akýllýca iþler yapan yoksul insanlar
görürüz. Eðer akýl parayla satýn alýnmýþ olsaydý
zenginlerin delice iþler yapmadýklarýna tanýk
olabilirdik.
Akýlsýz baþýn zahmetini (cezasýný) ayaklar çeker.
1. Ýyi düþünüp taþýnmadan, eni konu hesaplamadan
verdiðimiz kararlar, yaptýðýmýz giriþimler bizi kötü
sonuçlarla karþý karþýya býrakýr, çýkmaza sokup
oraya buraya koþturur, yorgun düþürür. Hemen her
þeyi yeni baþtan yapmak durumuyla yüz yüze getirir.
2. Ýþin baþýnda olanlarýn akýl etmeden verdikleri
yanlýþ karar ve ortaya koyduklarý tutumlarýn
doðurduðu kötü sonuçlarýn sýkýntýlarýný, zahmetini
buyruk altýnda çalýþanlar çeker.
Akýl yaþta deðil baþtadýr.
Ýnsanýn yaþlanmasý, aklýnýn artmasý anlamýna
gelmez. Ýnsan büyüyebilir fakat aklý (kýt)
kalabilir. Biliriz ki, pek çok genç yaþça büyük
olanlardan daha akýllýdýrlar. Ýnsanlar yaþlandýkça
tecrübe sahibi olabilirler ama tecrübe akýllý
olanlarýn iþine yarar, akýlsýzlarýn deðil.
Ak koyunun kara kuzusu da olur.
1. Ýyi ana-babadan kimi zaman kötü huylu
çocuklar da olabilir. 2. Çok iyi sandýðýmýz bir
iþin, giriþimin veya tavrýn kötü yanlarý da
bulunabilir. 3. Arkadaþ, dost ve yakýnlarýmýzýn kimi
kusurlu yanlarý da bulunabilir.
Akla gelmeyen baþa gelir.
Ýnsan her þeyi eksiksiz düþünüp, baþýna
gelebilecekleri önceden kestirip tedbir alacak güçte
deðildir. Hiç ummadýðý, beklemediði bir anda baþýna
öyle þey gelir ki, bu þeyi daha önce hiç
düþünmemiþtir bile. Bu durumda yapýlacak þey endiþe
ve korkuya kapýlmamak, sakin olmaya çalýþmaktýr.
Aklýna geleni iþleme, her aðacý taþlama.
Aklýna geleni hemen gerçekleþtirmeye çalýþma;
önce iyi düþün, taþýn, doðabilecek sonuçlarý
hesapla. Bunun aksine hareket edip iþ yapmaya
kalkar, her önüne gelene çatarsan büyük sýkýntýlarla
karþýlaþýr, zarar görürsün.
Akraba (dost) ile ye, iç, alýþveriþ etme.
Hemen her alýþveriþin temelinde çýkar yatar. Bu
çýkarlar insanlarý çatýþmaya sürükleyip
tatsýzlýklara yol açabilir; sonuçta ortaya kýrýcý,
incitici davranýþlar çýkar. Dolayýsýyla alýþveriþ
dostluðu bozucu bir iþlev yüklenmiþ olur. Bu ise
devamlý görüþen insanlar için hoþ bir durum
deðildir. Bu bakýmdan özellikle kendine
güvenemeyenler, dostluklarýnýn devamýný dileyenler
alýþveriþ konusunda dikkatli olmalý, gerekirse
birbirleriyle alýþveriþten kaçýnmalýdýrlar.
Akþama karþý gitme, tana karþý yatma.
Yüce Allah, gündüzü çalýþýp rýzk kazanma, geceyi
de uyku ve dinlenme zamaný olarak yaratmýþtýr. Bu
sebeple erken kalkýp çalýþmalý ve erken yatmalýdýr.
Yola çýkmak için de en uygun zaman seher vaktidir,
her þey görünür olduðundan daha güvenlidir. Gece
yolculuk yapmaktan mümkünse kaçýnmalýdýr; gece
yolculuðu hem zor, hem de tehlikelidir.
Akþamýn hayrýndan sabahýn þerri yeðdir (iyidir).
Elden geldiðince iþler akþam ya da gece
yapýlmamalýdýr. Sabah görülmesi daha uygundur. Çünkü
gece iþ yapmak tehlikelidir. Ýnsanlarýn en yoðun,
yorgun ve dalgýn olduklarý zaman bu zamandýr.
Çalýþanlarýn hata yapmalarý, iþi eksik görmeleri,
verimsiz olmalarý gündüze oranla daha fazla olur.
Ayrýca gündüz elde edilebilen imkânlar gece elde
edilemez. Bu bakýmdan sabahleyin yapýlacak iþ
kusurlu da olsa, akþam yapýlacak iþten daha iyidir.
Alacaðýn olsunda da alakargada olsun.
Ýnsanlar kolay kolay borçlu olmak istemezler.
Çünkü borç ödemek, özellikle sýkýntýda olanlar için
hayli zordur. Bu bakýmdan borçlu olmaktansa alacaklý
olmak daima iyi görülür. Alýnmasý zor da olsa,
borçlu olan ödememek için karþý da koysa, insanýn
alacaklý olmasý yine de iyi bir þeydir.
Alacakla verecek (borç) ödenmez.
Kimilerine borçlu, kimilerinden de alacaklý
olabiliriz. Ne var ki, borcumuza karþýlýk,
alacaðýmýza güvenip onunla borcumuzu
ödeyebileceðimizi düþünmemeliyiz. Böyle yaparsak
tedbirsiz hareket etmiþ oluruz. Borcumuzun ödenme
günü geldiðinde, eðer alacaðýmýz bize ödenmemiþse
zor durumda kalabiliriz. Bu yüzden borcumuzu,
alacaðýmýzla öderiz hesabýna gitmek doðru deðildir;
bu bir tedbirsizliktir.
Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar.
Ýnsanlarýn toplum içindeki yerlerini tutum ve
davranýþlarý belli eder. Kimi insan vardýr ki alçak
gönüllüdür, büyüklük taslamaz, insanlarýn
mevkilerine göre tavýr takýnmaz; iþte bu kimseler
saygý ve sevgi görür, toplum içinde yükselir. Kimi
insan da vardýr ki kibirlidir, herkesi küçük görür,
üstünlük taslar; bu insan da hiç sevilip sayýlmaz,
toplum içinde de iyi bir yer edinemez.
Alçak yerde yatma sel alýr, yüksek yerde yatma
yel alýr.
Ýnsan hiçbir iþinde aþýrýlýða kaçmamalý, orta
bir yol izlemelidir. Gerek maddî, gerekse manevî
yönden kendisine en uygun olaný seçmelidir. Orta bir
yol izlemeye yanaþmayan insana hem çok düþük, hem de
çok yüksek hayat biçimi zarar verir.
Alçak yer yiðidi hor gösterir.
Elindeki imkânlarý sýnýrlý olan, basit bir
görevde bulunan kimse ne kadar deðerli olursa olsun
kendini gösteremez; kiþiliðini, yeteneðini
kanýtlayýp lâyýk olduðu yere gelemez. Bu durumda
onun önemsiz görülmesine, etkisiz kalmasýna, yitip
gitmesine sebep olur.
Al elmaya taþ atan çok olur.
1. Önemli, parlak mevkileri elde etmeye çalýþan
çok olur. 2. Deðerli, güzel ve çekici olan þey
herkesin dikkatini çeker. Kimileri onu elde etmeye
çalýþýrken, kimileri de kýskançlýða düþüp onun
aleyhinde çalýþýrlar.
Alet iþler, el övünür.
Ýnsan ne iþ yaparsa yapsýn, ne kadar usta olursa
olsun, o iþ için gerekli araç-gereç olmadan baþarý
elde edemez. Durum bu kadar açýk olduðu hâlde,
araç-gereci bir tarafa atýp kendi ustalýðý ile
övünmekten geri durmaz insanoðlu.
Alýþmýþ kudurmuþtan beterdir.
Bir þeye alýþkanlýk tutkuyu, tutku da tutsaklýðý
peþinden sürükler. Bir þeye alýþkýn olan, bir
anlamda onun tutsaðý olmuþtur. Artýk onu yöneten
alýþkanlýklarýdýr, kolay kolay bu alýþkanlýklardan
vazgeçmez. Alýþkýn olduðu þeyden kopmamak için her
yola baþvurur, delice davranýþlar gösterir.
Al kaþaðýyý gir ahýra, yarasý (yaðýrý) olan
gocunsun (gocunur).
Bir meseleyi halletmek, bir yolsuzluðu
soruþturmak, bir haksýzlýðýn önüne geçmek için ne
gerekirse yapýlýp söylenmelidir. Bu sýrada kabahati
olan varsýn tedirgin olsun, alýnýp telâþa kapýlsýn.
Allah bir kapýyý kapatýrsa ötekini açar.
Ýþi büsbütün bozulan, bir çýkmaza düþen insan
karamsarlýða kapýlýp Yüce Allah`tan umut
kesmemelidir. Çünkü Allah rahmetini esirgemez, O`nun
rahmeti boldur. Allah hiç umulmadýk bir anda bir
sebep yaratýr ve çare gösterir, bize iyi imkânlar
sunar. Yeter ki O`na inanýp güvenelim, O`ndan umut
kesmeyelim.
Allah daðýna göre kar verir (verir kýþý).
Yüce Allah, her kuluna kaldýrabileceði ölçüde
yük, sýkýntý verir. Bu kimine az, kimine çoktur.
Herkesin dayanabileceði kadardýr.
Allah doðrunun yardýmcýsýdýr.
Yüce Allah, insanlara neyin eðri, neyin doðru
olduðunu kitaplarý ve peygamberleri vasýtasýyla
göstermiþtir. Onun yap dediðini yapan, yapma
dediðini yapmayan doðru yoldadýr. Onun istediklerini
yerine getiren, haram kýldýðý þeylerden kaçýnan, onu
bunu aldatmayan, yalan söylemeyen, doðruluktan
sapmayan kiþiye Allah yardým eder; o kiþi her iþte
baþarý saðlar, kötülük görmez, zarara da uðramaz. O
hâlde doðruluktan þaþmamalýdýr.
Allah gümüþ kapýyý kaparsa altýn kapýyý açar.
Ýþleri kötü giden kiþi Allah`tan umut
kesmemelidir. Rahmeti bol olan Yüce Allah, kimseyi
rýzksýz koymaz. Allah`ýn bir sebeple bizi içine
düþtüðümüz kötü durumdan çýkarýp, daha iyi ve güzel
bir duruma kavuþturacaðýna inancýmýz tam olmalýdýr.
Allah`ýn bildiði kuldan saklanmaz.
Bütün insanlar, yaptýklarý her þeyden
yaratýcýlarý olan Allah`a karþý sorumludurlar.
Allah, kullarýnýn ne yaptýklarýný, ne düþündüklerini
ve kalplerinden geçenleri bilir. Ýnsan, eðer bir suç
iþlemiþse, bu suçundan dolayý önce Allah`tan
korkmalý ve utanmalýdýr. Çünkü, hiçbir þeyin
kendisine gizli olmadýðý Allah, onun suç iþlediðini
biliyordur. Bunu gizlemek, o suçu ortadan kaldýrmaz.
Öyle ise onu kuldan niçin saklamalýdýr?
Allah kulunu kýsmeti ile yaratýr.
Her insan dünyaya rýzký ile gelir. Allah, onu
mutlaka bir geçim yoluna ulaþtýrýr; bu yol zor ya da
kolay olabilir. Yeter ki insanlar birbirinin rýzkýna
el uzatmasýnlar.
Allah sabýrlý kulunu sever.
Acý, yoksulluk, haksýzlýk ve hastalýk gibi üzücü
durumlar karþýsýnda ses çýkarmadan, olacak veya
gelecek bir þeyi telâþa kapýlmadan bekleme erdemidir
sabýr. Bu, insanýn sahip olabileceði en deðerli
huylardandýr. Böyle kimseler dayanýklý olur,
güçlüklere göðüs gerer, kötülükleri kolay savar,
sýkýntýlarý çabuk atlatýr. Cenab-ý Hak da böyle
kullarýný sever. Öyleyse bu sevgiye lâyýk olmak için
sabýrlý olmaya gayret etmeli insan.
Allah sað eli sol ele muhtaç etmesin.
Birine muhtaç olup ondan bir þey istemek,
istediðinin yerine gelmediðini görmek insana çok
aðýr gelir. Bu yüzden bir de hakarete uðramak, hele
en yakýnýndan böyle bir tavýr görmek insaný
kahreder. Bu sebeple Allah`a, bizi en yakýnýmýza
dahi muhtaç etmesin diye dua etmeyi bir görev bilir
insan.
Allah`tan umut kesilmez.
Allah, kendisine inananlarý güç durumda
býrakmaz. En umutsuz anlarýnda bile bir sebep
yaratýp onlarý sevindirir, iþlerini yoluna kor,
durumlarýný düzeltir. Bu bakýmdan Müslümanlar en
kötü ve umutsuz durumlarýnda bile karamsarlýða düþüp
yalnýzlýk korkusuna kapýlmazlar. Yüce Allah`ýn
onlara lütufta bulunacaðýna, onlarý koruyacaðýna
gönülden inanýrlar.
Allah uçamayan kuþa alçacýk dal verir.
Kiminin gücü az, kiminin yeteneði sýnýrlýdýr.
Allah, bu insanlara da durumlarýna göre imkânlar
verir; kolaylýklar gösterir; onlarýn da bir hayat
düzeni kurmalarýna, geçim yolu bulup barýnmalarýna
yardým eder.
Almadan vermek, Allah`a mahsus (yaraþýr).
Hiçbir þeye ihtiyacý olmayan, ama ihtiyaç
sahiplerinin muhtaç olduðu tek varlýk, þaný yüce
olan Allah`týr. Karþýlýk beklemeden yardým yapmak
sadece ve sadece Allah`a mahsustur. Bu sebeple
insanlar yardýmlaþýrken bir karþýlýðý gözetirler.
Bir þey verirken almaya gereklilik duyarlar. Öyleyse
siz baþkasýna yardýmcý olunuz ki, baþkasý da size
yardýmcý olsun.
Almadýðýn hayvaný kuyruðundan tutma.
Hiçbir zaman alamayacaðýn bir mala alacakmýþ
gibi, yapamayacaðýn bir iþe yapacakmýþ gibi, yanýnda
çalýþtýramayacaðýn bir kiþiye çalýþtýracakmýþ gibi
yakýn ilgi gösterme. Bu, karþý tarafa boþ yere umut
vermek olur ki, doðru bir hareket deðildir.
Alma mazlumun âhýný, çýkar âheste âheste.
Zalim olma, kötülük yapýp da can yakma. Yoksa
mazlumlarýn bedduasýný alýr, yaptýðýn kötülüklerin
cezasýný feci þekilde çekersin.
Altýn anahtar her kapýyý açar.
Para güçlü bir araçtýr. Paranýn halledemeyeceði,
ortadan kaldýramayacaðý engel ya da mesele yok
gibidir. Çünkü insanlar çýkarlarýna, nefislerine
düþkündürler. Bu düþkünlük onlarý zayýf býrakýr.
Para da bu zayýf insanlarý kolayca elde eder.
Dolayýsýyla karþýlýðýný para ile ödediðinizde,
insanlar pek çok engeli önünüzden kaldýrýr;
istediðiniz þeyi kolayca elde edersiniz.
Altýn eli býçak kesmez.
1. Zengin kiþi para ile pek çok meselesini
halleder, paranýn gücü sebebiyle ona zarar vermek
zorlaþýr. 2. Hünerli, iþinin ehli kimseyi hayat
zorluklarý kolay kolay etkileyemez. Bir an zorluklar
onu sarssa bile, o yýlmadan çalýþýr; iþlerini yoluna
kor ve hayatýný sürdürür.
Altýn eþik, gümüþ eþiðe muhtaç olur.
Ne varlýða, ne makama güvenmemeli; hiç kimseye
yukarýdan bakýlmamalýdýr. Gün gelir insan elindeki
varlýðý yitirip yoksullaþabilir, bir zamanlar
kendisinden daha yoksul olan bir kiþiye muhtaç
olabilir. Mevkisini de kaybedebilir ve kendisinden
daha önce altta olan insanlarýn emrinde çalýþmaya
mecbur kalabilir.
Altýn yere düþmekle pul olmaz.
Yetenekli, dürüst ve deðerli bir kiþi bulunduðu
yüksek yeri (makam-mevki) yitirip önemsiz bir yerde
bulunmak zorunda kalsa bile deðerinden bir þey
kaybetmez.
Altý olur, yedi olur, hep Allah`ýn dediði olur.
Ýnsanoðlu ne tür hesaplar ve plânlar yaparsa
yapsýn, ne tür ihtimalleri göz önüne alýrsa alsýn,
sonuçta Allah ne dilemiþse o olur. Bunun için
takdir, tedbiri bozar demiþlerdir.
Aman diyene kýlýç kalkmaz (Eðilen baþ kesilmez).
Yiðitliðinize, mertliðinize güvenerek teslim
olan kiþi size sýðýnýyor; canýnýn da sizin
tarafýnýzdan korunmasýný istiyor demektir. Böyle bir
durumda ona kötülük yapmak ya da onu öldürmek doðru
deðildir. Aksi bir tavýr insanlýk dýþý bir hareket
olur, meðer ki sýðýnan kiþi düþman bile olsa.
Ana evlâdýný atmýþ, yar baþýnda tutmuþ.
Biliriz ki, çocuðu en fazla seven, ona en fazla
emeði geçen, onu en fazla koruyan, onunla en fazla
bütünleþen genellikle annedir. Bu sebeple ona ne
kadar kýzarsa kýzsýn, ondan ne kadar nefret ederse
etsin, bu durumunu devamlý sürdürmesi düþünülemez.
Çocuðun tehlikeye düþtüðü bir anda, annelik
içgüdüleri harekete geçer ve onu korumaya çalýþýr.
Ana gibi yâr, Baðdat gibi diyar olmaz.
Þehirler içinde Baðdat öteden beri güzel, önemli
ve gözde þehirlerden biridir. Ýnsaný kendine çeken,
pek çok þehirde bulunmayan özelliklere sahiptir.
Annenin de diðer insanlar içinde ayrýcalýklý bir
yeri vardýr. Onun kadar çocuðunu seven, çocuðuna
gönülden baðlý bir yakýn, bir dost yoktur insanlar
içinde. Ne zaman baþýmýz dara düþse hemen o koþar,
elimizden tutmaya o çalýþýr.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna
az.
Kimi meseleleri üstü kapalý, bazý ipuçlarý
vererek þöyle bir anlatmak zorunluluðu hasýl olur.
Anlayýþlý kimseler bu tür konuþmadan ne denmek
istendiðini kolayca anlarlar. Ama kavrayýþý kýt
kimseler ne kadar açýk anlatýlýrsa anlatýlsýn, ne
kadar tekrar edilirse edilsin ne denmek istendiðini
bir türlü anlayamazlar.
Araba devrilince (teker kýrýlýnca) yol gösteren
çok olur.
Ýnsanlar her nedense her þey olup bittikten,
iþler bozulduktan, ortaya kötü bir sonuç çýktýktan
sonra niçin böyle yaptýn, þöyle yapsaydýn, bu yolu
tutmalýydýn gibi sözler söylemeyi alýþkanlýk
edinmiþlerdir. Önemli olan yapma biçimindeki
yanlýþlýðý, tutulan yoldaki tehlikeyi önceden görmek
ve uyarýda bulunmaktýr.
Araba ile tavþan avlanmaz.
Hemen her iþ ayrý bir araç, yol ve yöntemi
gerekli kýlar. Baþarýya ulaþýlmak isteniyorsa o iþ
için uygun olanlar seçilmelidir. Eðer bunun dýþýna
çýkýlýrsa baþarýdan söz edilemez.
Arabanýn ön tekeri nereden geçerse arka tekeri de
oradan geçer.
1. Büyükler nasýl bir davranýþ veya yaþayýþ yolu
tutmuþlarsa çocuklar da onlarý taklit eder, onlarýn
izinden gider. 2. Yönetenlerin tavýr biçimi, zamanla
yönetilenlere geçer.
Ar dünyasý deðil kâr dünyasý.
1. Yaptýðý iþ eðer namusuna dokunmuyor, onurunu
zedelemiyorsa geçim için þu ya da bu iþi yapmalý
insan; utanýp sýkýlmadan para kazanmalýdýr. 2. Kimi
insanlar vardýr ki, namus ve onur denen deðerleri
bir tarafa fýrlatmýþ, çýkar için her türlü iþi
yapmaktadýrlar.
Arý bal alacak çiçeði bilir.
Bazý kimseler, açýkgöz insanlar ve iþinin uzmaný
olanlar, çýkar saðlayabilecekleri, kazanç elde
edecekleri yerleri gayet iyi bilirler.
Arý, kýzdýraný sokar.
Hiçbir insan durup dururken çoklukla birinin
canýný yakmaz. Kiþi ancak kendisini kýzdýrýp
bunaltana, sataþýp iliþene, kötülük yapana karþý
ister istemez eyleme geçer; saldýrýr ve zarar verir.
Arýk öküze býçak çalýnmaz.
Güçsüz, zayýf, kendisini zor ayakta tutan
kimselerden yararlanmaya çalýþmak, onlara eziyet
edip çile çektirmek doðru deðildir; bu yiðitliðin ve
insanlýðýn þaþýna yakýþmaz.
Arpa eken buðday biçmez.
1. Kötü bir davranýþta bulunan insan iyilik
göremez. 2. Yapmaya çalýþtýðý iþin üzerinde
lâyýkýyla durmayan ondan iyi sonuç alamaz.
Arsýzýn yüzüne tükürmüþler, yaðmur yaðýyor
demiþ.
Arsýz insan kiþiliðini, saygýnlýðýný, utanma
duygusunu yitirmiþ insandýr. Dolayýsýyla o ne kadar
aðýr hareket görse, söz iþitse yine de aldýrýþ
etmez; piþkinliðe vurup iyi bile karþýlar.
Aslan yataðýndan (yattýðý yerden) bellidir (belli
olur).
Ýnsanlarýn kiþilikleri ile sürekli bulunduklarý
yerler arasýnda bir özdeþlik kurmak mümkündür. Bir
kimsenin kiþiliði çalýþtýðý iþ yerinin niteliðinden;
yatýp kalktýðý evin temizliðinden, düzeninden
anlaþýlýr.
Asil azmaz, bal kokmaz (kokarsa yað kokar, çünkü
aslý ayrandýr).
Kendine has özellikleri bulunan bir nesne ne
denli biçim deðiþtirirse deðiþtirsin, aslî
özelliðini yitirmez. Bu durum insan için de söz
konusudur. Soylu bir aileden gelen insanlar ne denli
büyük bir sarsýntý geçirirlerse geçirsinler, bayaðý
bir duruma düþüp yozlaþmazlar; soyluluklarýný
yitirmezler. Ama mayalarýnda kötülük, noksanlýk
bulunan kimseler için böyle bir þeyden söz edilemez;
onlar eninde sonunda bir açýk verirler, olumsuz
yanlarýný dýþa vururlar.
Aslýný inkâr eden (saklayan) haramzadedir.
Bir insan çarpýk bir ailenin üyesi olabilir;
yoksul, eðitim görmemiþ kaba bir aileden gelebilir.
Bu durumunu birilerinden saklamak ve onlara karþý
bir utanç kaynaðý olarak görmek son derece
yanlýþtýr. Çünkü insan, böyle bir aileden gelmekle
deðersiz olamaz. Kendisini deðerli ya da deðersiz
kýlmak kendi elindedir. Böyle bir tavrý da ancak
zayýf karakterli insanlar gösterebilir ya da bu
tavýr ancak piçlere yaraþýr.
Âþýða Baðdat sorulmaz (ýrak deðildir).
Kim ki bir þeyi elde etmek ister, ona taþkýn bir
kavuþma isteðiyle yanýp tutuþur, o kimseye zor
þartlar aðýr gelmez; o, her türlü çabayý gösterir;
her türlü fedakârlýða katlanýr.
Âþýk âlemi kör, dört yanýný duvar sanýr.
Aþk duygusuyla dolup taþan kiþi, bu derin
sevginin etkisiyle ne yaptýðýný bilemez; hoþa
gitmeyecek davranýþlarda bulunur, sanki bilincini
kaybetmiþ gibidir; yapýp ettiklerini kimse bilmez,
görmez ve söylediklerini kimse iþitmez sanýr.
Aþýný, eþini, iþini bil.
Doðru, düzgün, saðlýklý, mutlu ve verimli bir
hayat mý yaþamak istiyorsun? O hâlde yiyeceðine
dikkat et, temiz ve helâl ye. Eþini ve arkadaþýný
iyi seç, kötülerden uzak dur. Bir iþ edin, edindiðin
iþe sahip çýk, onu lâyýkýyla yap.
Aþ taþýnca kepçeye paha olmaz.
Kimi deðersiz görülen, bir kenara atýlmýþ
bulunan araçlar bir zaman gelir gerekli olurlar; bir
zararý önlemeye yararlar. Ýþte o zaman deðerleri
birden bire artar, kýymet biçilemez olurlar.
At, adýmýna göre deðil, adamýna göre yürür.
Bir atýn yürümesi ya da koþmasý, doðrudan
sýrtýndaki binicisinin yönetimine baðlýdýr; binici
ne isterse onu yapar; koþar, durur ya da yavaþ
gider. Bir iþin akýþý da böyledir. Ýþin sonucu,
verimli yahut verimsiz oluþu, o iþi yapanýn bilgi,
beceri çaba ve tutumuna baðlýdýr.
Ata eyer gerek, eyere er gerek.
Çýplak ata binmek oldukça zordur. Ata binmeyi
kolaylaþtýran eyerdir. Ancak bu yeterli deðildir.
Atýn üzerinde oturacak kimse eyerin hakkýný vermeli
ve baþarýlý olmalýdýr. Bunu da ancak yiðit olan
yapar. Bir iþ için de durum bundan farklý deðildir.
Yapýlan iþten verim alýnmak isteniyorsa, önce iþte
kullanýlacak araçlar saðlanmalý; sonra da iþ ve
araçlar iþini iyi bilen, bunlarý kullanabilecek
birine teslim edilmelidir.
Atanýn (babanýn) sanatý oðula mirastýr.
Çocuklar küçük yaþlarda öncelikle babalarýnýn
yaptýklarý iþlerle ilgilenirler. Babanýn oðulla
yakýn iliþkisi, çocuðun giderek babasýnýn yaptýðý
iþi öðrenmesine yol açar. Baba da bunun için özel
bir çaba sarf etmiþse, çocukta, bu iþi öðrenme yolu
kalýcý olur. Büyüyünce kendisi de bu sanatla
uðraþýr, geçimini bu yolla saðlamaya çalýþýr.
Atasýný tanýmayan Allah`ýný tanýmaz.
Ana-babaya deðer vermek, onlara saygý-sevgi
göstermek, onlara dar günlerinde yardýmcý olmak,
onlara öf bile dememek Yüce Allah`ýn
buyruklarýndandýr. Bu buyruklara itaat etmeyen,
ana-babaya gerekli ilgiyi göstermeyen, onlara karþý
gelen bir kimse Allah`a da karþý geliyor demektir.
At binenin (iþ bilenin), kýlýç kuþananýn.
1. Kim ki bir iþi beceriyor, bir þeyi
kullanýyor, bir þeyden gerektiði gibi faydalanýyor,
o þeye sahip olmalýdýr; en uygunu, yakýþaný da
budur. 2. Kim ki baþkasýnýn yararlanmadýðý,
yararlanmasýný bilmediði bir þeyi elinde tutuyor ve
ondan yararlanýyorsa, o þey, mal sahibinden çok onun
sayýlýr.
At binicisini tanýr (bilir).
Emir altýnda çalýþan kiþi, kendisini yönetenin
iþten anlayýp anlamadýðýný, ne isteyip istemediðini,
hangi olay karþýsýnda nasýl tavýr takýndýðýný bilir;
iþini de ona göre yapar ve yürütür.
Ateþ düþtüðü yeri yakar.
Bir felâket ya da üzücü olay gerçek anlamda ona
uðrayana, yalnýzca ilgili kimselere acý verir;
onlarýn yüreklerini yakar. Baþkalarýnýn, uzak
kimselerin duyduklarý acý, gösterdikleri üzüntü ise
yüzeyseldir; kalýcý deðil, gelip geçicidir.
Ateþle barut bir yerde durmaz.
Bir arada bulunmalarý çok tehlikeli görülen
þeyler birbirinden uzak bir yerde tutulmalýdýrlar.
Ateþ olmayan yerden duman çýkmaz.
Bir olay ya da durumun varlýðý, gerçekten ortada
olup olmadýðý, belirtisinin görülmesiyle anlaþýlacak
bir þeydir. Eðer meydanda bir belirti varsa, olay
veya durum da var demektir.
Atýlan ok geri dönmez.
Kimi zaman iyi düþünüp taþýnmadan, olacaklarý
hesaplamadan bazý eylemlere giriþir ve sonuçta
piþman olur insan. O anda ilk durumuna dönmek ister
ama bu mümkün deðildir. Çünkü olan olmuþ, iþ iþten
geçmiþtir çoktan.
Atýn bahtsýzý arabaya düþer.
Kimi deðerli, yetenekli ama talihsiz kimseler,
kiþiliklerine uymayan kötü ve bayaðý iþlerde
çalýþtýrýlýr; görevlere itilir.
Atýn ölümü arpadan olsun.
Bir þeye tutkun olan, bir þeyin uzun süre
yokluðunu çeken kimi kiþiler, kendilerine zarar
vereceðini bile bile o þeyi kullanmaktan çekinmezler
ve þöyle düþünürler: Sevdiðim þeye özlem duyarak
yaþamaktansa, onu çokça (aþýrý ölçüde) kullanýp
(yiyip) hasta olayým; hatta öleyim.
Atýn ürkeði, yiðidin korkaðý.
1. Yiðit de, at da doðacak bir tehlikeye karþý
hep tetikte bulunmalý; uyanýk davranýp duyarlý
olmalýdýr. 2. Atýn da, yiðidin de korkaðýndan
kaçýnmalý; onlardan hayýr gelmez.
Atlar nallanýrken kurbaða ayaðýný uzatmaz.
Meydanda olan þu ki, insana deðer, nitelik ve
kiþiliðine göre davranýlýr; iþ verilir. Bu bakýmdan
kiþi baþkalarýný ilgilendiren konularda ortaya
atýlmamalýdýr. Ayrýca, deðersiz bir kimse de
kýymetli ve nitelikli kiþilere gösterilen ilgiyi ne
beklemeli, ne de ummalýdýr.
Atlasa kýl yapýþmaz.
Dürüst, temiz, kötülükten uzak, iþinde baþarýlý
kimseler hakkýnda söylenen karalayýcý sözler,
yapýlan iftiralar havada kalýr; boþuna söylenmiþ
olur, onlara bu sözlerin mazarratý bulaþmaz.
At ölür, itlere bayram olur.
Kimi yararlý, kýymetli, þahsiyet sahibi
kimselerin ölmesi; bulunduðu görevden ayrýlmasý ya
da alýnmasý kimi çýkarcý, kýskanç ve aþaðýlýk
kimselerin iþine gelir; onlarýn sevinmesine yol
açar.
At ölür meydan kalýr, yiðit ölür þan kalýr.
Dünyadaki her canlý gibi at da ölümlüdür. Günü
gelince o da bu dünyadan ayrýlýr. Ama onun koþtuðu,
gezdiði meydan onunla gitmez; kendisinden
sonrakilere kalýr ve onu hatýrlatýr. Ýnsan için de
durum atýnkinden farklý deðildir. O da ölümlüdür.
Doðacak, yaþayacak ve ölecektir. Ne var ki, bu
dünyadan ayrýlýrken býraktýðý izler sürüp
gidecektir. Ýnsanlar bu dünyada bu izleriyle
anýlacaklardýr. Önemli olan dünya hayatýnda iyi bir
iz (nam) býrakmak ve rahmetle anýlmaktýr. Bu
bakýmdan kiþi daha yaþarken adýný yaþatacak iyi
iþler yapmalýdýr. Unutulmamalýdýr ki, yaþarken iyi
iþler yapan, iyi eserler býrakan kiþiler öldükten
sonra da unutulmazlar; onlarý tanýtan eserleriyle de
gelecek kuþaklara taþýnýrlar.
At sahibine (biniciye) göre eþer (kiþner).
Yönetilen veya buyruk altýnda çalýþan kiþi,
tutumunu ya da çalýþmasýný yöneticisinin tavrýna
göre ayarlar. Bu sebeple yönetilen deðil yöneten,
çalýþan deðil çalýþtýrýcý daha önemlidir.
At yiðidin yoldaþýdýr.
Çok açýk olarak bilinen bir þey ki, göçebe bir
millet olan Türkler için at, savaþta ya da barýþta
candan bir dosttur. Hemen her saati onunla geçer.
At, Türkler için soyluluðun, yiðitliðin,
vefakârlýðýn, yararlýlýðýn ve inceliðin bir
sembolüdür. Silâhsýz er düþünülemediði gibi, atsýz
er de düþünülmemiþtir. Dolayýsýyla at, Türk`ün
edebiyatýna girmiþ ve önemli bir motif
oluþturmuþtur. At hakkýnda þiir, menkýbe, masal,
atasözü söylenmiþ; risaleler kaleme alýnmýþ, âdeta
ona insan gibi muamele edilmiþtir.
Ava gelmez kuþ olmaz, baþa gelmez iþ olmaz.
Uçsuz bucaksýz gökyüzünde uçan, istediði yere
ulaþabilen kuþlar bile avlanmak tehlikesinden
kurtulamazlar. Hele usta avcýlar da varsa tehlike
daha da artar. Ýnsanlar da benzer biçimde
tehlikelerden uzak deðillerdir. Hiç ummadýklarý
çeþitli felâketlerle karþýlaþabilir, dert ve
sýkýntýlara düþebilirler. Ýnsan kendini ne kadar
güvenlik alanýna çekmeye çalýþýrsa çalýþsýn dert,
sýkýntý, tehlike, kaza ve türlü iþlerden yakasýný
kurtaramaz.
Ava giden avlanýr.
Bir çýkar saðlamak için birilerine tuzak kuran,
onlarý aldatan, onlara zarar vermeye çalýþan kimse,
yapmaya çalýþtýðý kötülüðe kendisi düþer; zarara
uðrar.
Av avlayanýn, kemer baðlayanýn.
Bir uðraþ vererek bir þeyi ele geçiren kimse,
onu hak eder; o, onundur. Doðrusu ve yakýþýk alaný
da budur. Aksini düþünmek yanlýþtýr. Bunun yanýnda,
bir þey, onu kullanmasýný becerip faydalanmasýný
bilenindir.
Avrat var ev yapar, avrat var ev yýkar.
Kimi becerikli, iyi huylu kadýnlar vardýr ki,
yoksulluk içinde bile olsa onlar eve bir çeki düzen
verir; temiz tutar, evi yaþanacak hâle getirirler;
içten, samimî davranýþlarýyla yuvalarýný mutlulukla
doldururlar. Kimi kadýnlar da vardýr ki,
huysuzluklarý, beceriksizlikleri, kötü
davranýþlarýyla ailenin düzenini ve mutluluðunu
bozarlar. Bolluk içinde bile olsalar, onlarýn
tertipsizlikleri, düzensizlikleri, beceriksizlikleri
yüzünden ailede huzur kalmaz; onlarýn bu tabiatlarý
yüzünden aile kötüye gider, periþan olur ve sonunda
yýkýlýr.
Ayaða deðmedik taþ olmaz, baþa gelmedik iþ olmaz.
Hayat öyle pürüzsüz, gailesiz deðildir.
Ýnsanoðlu yaþadýðý hayat süresince çeþitli engeller,
güçlükler ve olaylarla karþýlaþýr. Sýkýntýlara,
çeþitli felâketlere uðrar. Kimi zaman tersi de olmaz
deðildir, rahata ve mutluluða da kavuþur.
Ayaðýný sýcak tut, baþýný serin; gönlünü ferah
tut, düþünme derin.
Saðlýklý olmak, türlü hastalýklardan korunmak
için ayaðý sýcak, baþý da serin tutmak oldukça
faydalýdýr. Beden saðlýðýmýzý düþündüðümüz gibi ruh
saðlýðýmýzý da düþünmek zorundayýz. Bunun için de
her sorunu dert etmemeli, olur olmaz þeylere
üzülmemeliyiz; sabýrlý ve geniþ gönüllü olmalý,
rahat hareket etmeliyiz.
Ayaðýný yorganýna göre uzat.
Dengeli yaþamak isteyen insan mutlaka gelirini,
giderine göre ayarlamalýdýr. Harcamalar geliri
aþmamalý, imkânlar zorlanmamalýdýr. Aksine bir
hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insaný
sýkýntýya sokup rahatsýz eder.
Ayaðý yürüten baþtýr.
Bedensel hareketlerimizin tümü beynin bulunduðu
kafaya baðlýdýr, kafaya göre bir yön tutar ve
geliþir. Bunun gibi bir iþçinin verimli iþ
yapmasýný, bir toplumun dirlik düzenlik içinde yol
tutmasýný da baþta bulunan yöneticiler saðlar.
Ayý görmeden bayram etme.
Müslümanlar Ramazan orucuna gökte hilâli (ay`ý)
görünce baþlarlar; oruç bitince, yani bir ay sonra
yine gökte hilâli görünce bayram ederler. Ayý görme
iþi de son derece dikkat isteyen bir iþtir. Ýnsanlar
ayý görmeden nasýl bayram yapamýyorlarsa, sen de bir
iþ gerçekleþmeden ona oldu gözü ile bakýp de
sevinme; dikkatli ol, ola ki bir sebep yüzünden iþ
gerçekleþmeyebilir, üzülebilirsin.
Ayýpsýz yâr (dost) arayan, yârsýz (dostsuz)
kalýr.
Hemen her þeyin, her insanýn bir kusuru, bir
eksiði vardýr. Hatasýz kul olmaz. Dolayýsýyla
insanýn mükemmel bir dost, arkadaþ ve sevgili
aramaya çalýþmasý boþunadýr. Böyle bir dost
bulamayacaðý gibi, dostsuz kalmasý da mümkündür. Bu
bakýmdan insan bir þey elde etmek, bir dost bulmak
istiyorsa onlarý kusurlarý ile kabul etmeye hazýr
olmalýdýr.
Ay ýþýðýnda ceviz silkilmez.
Bir iþten iyi, verimli bir sonuç alýnmak
isteniyorsa, o iþin þartlarý da, araçlarý da yeterli
ve uygun olmalýdýr. Aksi takdirde kötü bir sonuçla
karþý karþýya kalmasý mukadder olur.
Aza demiþler: Nereye?, Çoðun yanýna demiþ.
Çok, her zaman azdan daha baskýn çýkar. Bu
bakýmdan genellikle her þeyin azý, çoða boyun eðer;
yahut az, çoða uyar. Büyük sermaye, küçük sermayeye
fýrsat vermez; onu idare eder. Bir toplumda çoðun
oyu, azýn oyunu geçersiz kýlar; dolayýsýyla az oy
sahipleri, çok oy sahiplerine uymak zorunda
kalýrlar.
Aza kanaat etmeyen çoðu hiç bulamaz.
Kim ki elindekinden hoþnut olmuyor, onu yeter
bulmuyor, onunla yetinmiyor, daha fazlasýný istiyor
ve onu hor görüp geri çeviriyorsa büyük bir hata
iþliyor demektir. Çünkü çoklar, azlarýn (küçük
þeylerin) birikmesiyle meydana gelir. Küçük þeylere
sahip çýkmayan, onlarýn birikmesiyle olmuþ olan çoðu
da kaybetmiþ sayýlýr.
Azýcýk aþým, kaygýsýz (aðrýsýz) baþým.
Aralýksýz çalýþarak, çeþitli sýkýntýlara
katlanarak, amansýz zorluklara göðüs gererek
zenginlere özgü bir hayat yaþamaktansa,
didiþmelerden ve çekiþmelerden uzak, gösteriþsiz ve
sakin bir hayat sürmek daha yeðdir.
Az söyle, çok dinle.
Dinlemek, öðrenmenin güzel bir yoludur. Kulak
vererek dinleyen insan pek çok þey öðrenebilir. Oysa
çok konuþan insanda yanýlma payý (özellikle
bilmediði konularda) çok olur, hata yapma ihtimalî
de artar. Ayrýca kiþi yanlýþ ve çok konuþmalarýyla
çevresindekileri rahatsýz da edebilir.
Az tamah çok ziyan getirir.
Elindekiyle yetinmeyen, daha fazlasýný isteyen,
isteklerine kavuþmak için çeþitli yollara baþvuran
insan, bu tutumundan ötürü zarara uðrar. Çünkü aç
gözlülüðün sebebiyle ihtiyatsýz davranmýþ ve
tehlikenin içine düþmüþtür. Bu gibi kiþiler kimi
zaman ellerindekileri de kaybederler.
Az veren candan, çok veren maldan.
Var olalý beri insan, insanýn yardýmýna ihtiyaç
duymuþtur. Bu bakýmdan ihtiyaç sahibine yardýmda
bulunmak bir insanlýk görevi hâline gelmiþtir. Kimi
yoksul kimseler birilerine yardým ya da armaðan
olarak bir þey verirlerse (küçük de olsa) bu onlar
için bir fedakârlýktýr. Çünkü verdikleri þeyden
kendilerinde de yok denecek kadar az bulunmaktadýr.
Dolayýsýyla yardýmlarý ya da armaðanlarý yürekten,
içten ve candandýr. Bunun yanýnda zengin olanýn
yapacaðý yardým, fakirin yaptýðý yardýmdan daha
fazla olabilir. Ancak bu onun için fedakârlýk
sayýlmaz. Çünkü ihtiyacýndan fazla olan malýndan
vermiþtir. Dolayýsýyla verdiði malýn yoksulluðunu
çekmiyordur o.