Atasözleri

Ana Sayfa

 
 


Ecel geldi cihana, baþ aðrýsý bahane.

Her canlý gibi insan da yaþar ve ölür. Her insanýn da Yüce Allah tarafýndan takdir edilmiþ bir ömrü vardýr. Ýnsan bunu ne uzatabilir ne de kýsaltabilir. Ecel saati gelen kimse bir nedenle ölür. Ancak ölüm nedeni olarak gösterilen hastalýk, kaza gibi bir þeyler aslýnda bir bahanedir. Asýl neden kiþinin kendisine takdir edilen yaþam süresinin dolmasýdýr.

Eceli gelen köpek cami duvarýna iþer.
Tutum ve davranýþlarýyla herkesin nefretini kazanmýþ, büyük bir cezayý hak etmiþ ve çaresiz kalmýþ kimse, þaþkýnlýða düþer; sanki hak ettiði cezanýn biran önce uygulanmasýný ister gibi daha büyük suçlar iþler; kendisini yargýlayacak kimselere çatar, onlarý kötüler, öfkelerini üzerine çeker. Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaþtýrýr.

Eden bulur, inleyen ölür.
Bir durumun nasýl sonuçlanacaðý olayýn gidiþatýndan bellidir. Birilerine kötülük yapmayý kural edinenler, yaptýklarý kötülüðün cezasýný eninde sonunda görürler; bu dünyada olmasa bile öbür dünyada. Öte yandan inlemekten kurtulamayan aðýr hasta da ölür.

Eðilen baþ kesilmez.
Bize teslim olan, hatasýný anlayýp af dileyen, bize sýðýnan kiþi baðýþlanmalýdýr. Bu davranýþ Türk-Ýslâm geleneðinin önemli bir kuralýdýr.

Eðreti ata (el atýna) binen tez iner.
Baþkasýnýn malýna, yetkisine ve gücüne güvenerek iþ yapan yarý yolda kalýr. Çünkü kýsa bir süre sonra bunlarý asýl sahibine iade etmek zorunda kalacaktýr.

Eðri otur, doðru söyle.
Yalnýzca seni ilgilendiren konularda özgür sayýlabilirsin, sana kimse karýþamaz; istediðin gibi yer, içer, giyinir ve oturursun. Ancak toplumu ilgilendiren konularda doðru konuþmalý, yalandan kaçýnmalýsýn; eðer çýkar kaygýsý ile yalan söyler, doðruyu eðri diye gösterirsen toplumu ayakta tutan güven duygusunu sarsmýþ olursun.

Ekmeden biçilmez.
1. Verim alýnmak isteniyorsa mutlaka emek ve çaba harcanmalý; para yatýrýlmalýdýr. 2. Birine iyilik yapýp fedakârlýk göster ki, benzer þekilde karþýlýðýný alabilesin.

Ek tohumun hasýný, çekme yiyecek yasýný.
Bir iþten saðlýklý bir sonuç almak istiyorsan onu saðlam temel üzerine oturt. Nitelikli tohumdan güzel ve bol ürün alýndýðý bilinen bir þey. Bunun gibi nitelikli insan, nitelikli araç ve gereçle iyi iþ yapýlýr; olumlu sonuç alýnýr.

Elçiye zeval olmaz.
Ýki taraf arasýnda uzlaþma saðlanmasý, bir iþin bitirilmesi için birinin yanýna söz götürmekle görevli kimse, götürdüðü sözler ne kadar kötü de olsa, bu sözlerden sorumlu tutulamaz. Çünkü o sözleri söyleyen deðil sadece iletendir. Bu bakýmdan cezalandýrýlamaz.

El elden üstündür.
Bir kimse, kendisinden üstün olan bir baþkasýnýn da olabileceðini bilmeli; “hiç kimse bu iþi benden daha iyi yapamaz” dememelidir.

El el ile, deðirmen yel ile.
Nasýl ki bir deðirmenin dönüp buðdayý öðütebilmesi için rüzgâra ihtiyacý varsa, insanýn da birtakým ihtiyaçlarýný karþýlamasý, iþlerini görebilmesi için diðer insanlara ihtiyacý vardýr. Çünkü toplum hayatý yardýmlaþma esasý üzerine kurulmuþtur, insan tek baþýna bütün iþleri yürütemez ve baþarýya ulaþamaz.

El elin eþeðini türkü çaðýrarak arar.
Hiç kimse, baþkasýnýn içine düþtüðü derdi tam anlamýyla kavrayamaz. Çünkü üzücü olaylar sadece ilgili kimseleri kederlendirir, onlara acý verir. Bu bakýmdan birinin derdine çare bulacak kimseler olayla ne kadar ilgilenseler de keyiflerini bozmazlar, derinden acý duyarak iþe giriþmezler, acele etmezler.

El eli yýkar, iki el de yüzü.
Toplu yaþama biçimi herkese bir görev yükler. Bu görevlerin yapýlmasý bir yandan düzeni saðlar, bir yandan da sýkýntýlarýn ortadan kalkmasýný. Dolayýsýyla karþýlýklý yardýmlaþma esasýna dayalý bu görev iyilikleri çoðaltýr, toplumu güçlü kýlar.

El için kuyu kazan, evvelâ kendi düþer.
Baþkasýnýn kötülüðünü düþünen, bunun için tuzaklar kuran kimse, kurduðu tuzaða önce kendisi düþer, hiç kimsenin yaptýðý kötülük yanýna kalmaz, ona yarardan çok zarar getirir.

El ile gelen düðün bayram.
Bir topluluðun hep birlikte uðradýðý bir sýkýntýya yakýnmasýz katlanýlýr; çünkü insanýn sadece kendisi deðil, herkesin sýkýntý içinde olduðu düþünülür.

El kazaný ile aþ kaynamaz.
Baþkasýnýn hazýrladýðý imkânlarý kendi hesabýmýza kullanarak iþ yapamayýz. Her en imkânlar geri alýnýp iþ yarýda kalabilir, baþarýsýz olabiliriz.

El mi yaman, bey mi?
Baþtakiler ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler, asýl güç halktadýr; halk yöneticilerden her zaman aðýr basar.

El yarasý onulur (geçer, iyi olur) dil yarasý onulmaz (iyi olmaz).
Silâh, býçak, taþ ve sopa ile açýlan yara çabuk iyi olur. Ama acý sözlerin gönülde açtýðý yara kolay kolay iyi olmaz. Çünkü hatýrlandýðý her an acý tazelenir ve kiþiyi üzer.

Emanete hýyanet olmaz.
Bize güvenerek korumamýz altýna býrakýlan þeylere el uzatmamalý, kötülük etmemeli, haince davranmamalýyýz. Böyle bir davranýþ ne dinimiz Ýslâm`a, ne de örf ve âdetlerimize yakýþýr. Bize düþen onlarýn güvenine lâyýk olmak ve emaneti titizlikle korumaktýr.

Emek olmadan yemek olmaz.
Özenle ve çok çalýþmadan bir þey kazanýp meydana getiremeyiz. Yiyip içmek, harcamak ve kýsacasý yaþayabilmek için haksýz bir yolla deðil, alýn teri dökerek kazanmamýz þarttýr.

Er ekmeði er kursaðýnda kalmaz.
Mert, cömert olan insanlar gördükleri iyiliði unutmazlar; bunun karþýlýðýný mutlaka bir gün öderler.

Erkek arslan diþisinden kuvvet alýr.
Toplum hayatýnda kadýnlarýn yeri ve görevi asla küçümsenemez. Bu bakýmdan erkekler daima arkalarýnda güçlü bir kadýnýn desteðine ihtiyaç duyarlar. Bu desteðe kavuþanlarýn baþarýlarý daha da artar.

Er olan ekmeðini taþtan çýkarýr.
Çalýþkan, namuslu, gücüne ve kendine güvenen kiþi aç kalmaz; baþkasýna muhtaç olmamak için en zor iþlerde bile çalýþýr, her zorluða katlanýr, rýzkýný arayýp bulur.

Erteye kalan, arkaya kalýr.
Bir iþ zamanýnda yapýlmalý, baþka bir zamana býrakýlmamalýdýr. Yoksa baþarýlý bir sonuç alýnamaz. Geç kalan, sýrasýný geçiren, erken davranmayan fýrsatý kaçýrdýðý için o þeyden fayda temin edemez.

Esirgenen göze çöp batar.
Titizlikle korunmak istenen, üzerine fazla düþülüp titrenen þeye çoklukla bir zarar gelir. Bunu önlemek insanýn elinde deðildir. Bu bakýmdan bir þey üzerinde gereðinden fazla, aþýrý ölçüde durulup titrememelidir.

Eski dost düþman olmaz, yenisinden vefa gelmez.
Temeli çok eskiye dayanan ve devam eden dostluklar saðlamdýr. Kolay kolay bozulmaz. Çünkü dostluðu yaþatabilmeyi baþaran eski dostlar pek çok sýkýntýlý, acý ve tatlý günleri birlikte paylaþmýþlar; birbirlerine duyduklarý güveni içinde olduklarý zamana kadar taþýyabilmiþlerdir. Bu bakýmdan kimi ufak tefek meseleler yüzünden birbirlerine düþman olamazlar. Öte yandan yeni dostlar arasýnda ise böyle bir dostluktan söz edilemez. Çünkü birbirlerini yeterince denememiþler, sýkýntýlara ve acýlara birlikte göðüs gerip tavýrlarýný tam olarak ortaya koyamamýþlardýr. Dolayýsýyla dostluðu oluþturacak güven baðý henüz oluþmamýþtýr.

Eþeðe altýn semer vursalar, eþek yine eþektir.
Hiçbir yeteneði, bilgisi olmayan, kavrayýþtan ve faziletten yoksun kimse, hangi mevkiye geçerse geçsin, ne kadar yetki ve mal sahibi olursa olsun deðerli ve saygýn kýlýnamaz. Kýsa zaman içinde gerçek kiþiliðini, bayaðý ve kötü olduðunu tavýr ve davranýþlarýyla belli eden bu gibi kimselerin aslýný kimi unsurlarla deðiþtirmek mümkün deðildir.

Eþeðini saðlam kazýða baðla, sonra Allah`a ýsmarla.
Akýl insan içindir. Ýnsan önce aklýný kullanarak iþlerinin iyi yürümesi için tedbir almalý, sonra da tevekkül etmeli, yani o konuda yüce Allah`a güvenmelidir.

Eþeðin kuyruðunu kalabalýkta kesme; kimi uzun, kimi kýsa der.
Kimi iþlerimiz vardýr ki onlarý yalnýz yapmamýz daha uygundur. Eðer ona buna açar, þundan bundan fikir almaya çalýþýrsak her kafadan bir ses çýkar; birbirine ters öneriler kafamýzý karýþtýrýr, iþin içinden çýkmamýz da güçleþir.

Eþek bile bir düþtüðü yere bir daha düþmez.
Ýçine düþtüðümüz kötü durumlardan, baþýmýza gelen felâketlerden ders almalý, zarar gördüðümüz iþe bir daha bulaþmamalý, hata yapmaktan geri durup kendimizi korumalýyýz.

Eþek hoþaftan ne anlar; suyunu içer, tanesini býrakýr.
Kavrayýþsýz, bilgisiz, kaba ve zevksiz kimseler bir þeyin gerçek deðerini bilemez; küçümser, anlamsýz bulup hiçler, güzellik ve inceliðin farkýna varamaz.

Etle týrnak arasýna girilmez.
Ortaya çýkan aile anlaþmazlýklarýnda bir yaný tutmak doðru deðildir. Karý-koca, ana-baba ile evlâtlar birbirine çok yakýn insanlardýr. Bunlar kimi zaman birbirlerine darýlýp küsebilirler, ancak bu durum gelip geçicidir. Bunu fýrsat bilip onlarýn aralarýný açmaya çalýþmak yanlýþ, yanlýþ olduðu kadar da faydasýz bir davranýþtýr.

Etme bulma dünyasý.
Þurasý muhakkak ki, yaptýðý kötülük hiç kimsenin yanýna kalmaz; cezasýný çoklukla bu dünyada çeker. Bu dünyada görmese bile, öbür dünyada mutlaka görür.

Ev alma komþu al.
Ýnsanlar bir arada yaþarlar. Dolayýsýyla yakýnlarýnda oturan komþularýnýn iliþkiler açýsýndan önemi büyüktür. Kötü komþular ile yan yana yaþamak oldukça zordur. Kavgalara, gürültülere ve anlaþmazlýklara yol açar. Bu bakýmdan, ev almadan önce, komþularýn nasýl insanlar olduklarýný öðrenmek, incelemek her zaman yarar saðlayacaktýr.

Evdeki hesap çarþýya uymaz.
Bir iþ, bir sorun hakkýnda önceden yapýlan tasarýlar, hesaplar ve plânlarýn çoklukla hayat gerçeklerine aykýrý düþtüðünü uygulamada açýkça görürüz. Bu sebeple geleceðe dönük hesaplarýmýzda bu gerçeði daima göz önünde bulundurmalýyýz.

Evi ev eden avrat, yurdu þen eden devlet.
Mutluluk havasý ancak düzenli, temiz, güzel ve ekonomik açýdan rahat bir evde eser. Bunu saðlayan da kadýndýr. Eðer kadýn becerikli, tertipli ve nazik deðilse, yuva yaþanýlýr bir yer olmaktan çýkar. Benzer bir þekilde, içinde yaþanýlan yurdu þen eden de devlettir. Eðer devletin baþýnda bulunanlar beceriksiz, zalim, hain ve kendi çýkarlarýný düþünen insanlarsa, bunlarýn ülke insanýný mutlu etmesi düþünülemez.

Evli evinde, köylü köyünde gerek.
Yaþanan sosyal hayat bir düzeni kurarken, kiþilere de toplumda uygun bir yer, bir iþ göstermiþtir. Dolayýsýyla herkes buna uymalý; hem kendinin, hem de toplumun rahatýný ve düzenini bu þekilde saðlamayý görev bilmelidir. Aksine bir hareket huzursuzluða ve kargaþalýða yol açar.