Atasözleri

Ana Sayfa

 
 


Yabancý koyun kenara yatar.
Bir yere, çevreye ya da bir topluma yeni gelen kimse, insanlarla hemen iliþki kurup kaynaþamaz; onlarýn arasýna giremez, uzakta durur. Çünkü yabancýlýk çeker. Oradaki insanlar da huyunu suyunu bilmedikleri bir adamý hemen aralarýna almazlar zaten.

Yaðýna kýymayan, çöreðini yavan (yoz, kuru) yer.
Bir iþten iyi sonuç alýnmak isteniyorsa, o iþ için lâzým olan þeyler eksiksiz kullanýlmalý, gerekli fedakârlýk gösterilmelidir. Yoksa kiþi istediði verimi alamayacak, olumsuz ve kusurlu sonuca evet demek zorunda kalacaktýr.

Yaðmur yaðsa kýþ deðil mi? Kiþi hâlini bilse hoþ deðil mi?
Her mevsim özelliðini açýkça ortaya kor. Yaz sýcaðýndan, kýþ yaðmur ve soðuðundan bellidir. Bunun gibi kiþilerin de kendilerine has özellikleri ve nitelikleri vardýr ki, toplumda bu yanlarý ile tanýnýrlar. O hâlde kiþi bu özelliðini saklayýp baþkalarýný yanýltmamalýdýr. Ne demiþler: “Ya olduðun gibi görün, ya göründüðün gibi ol.” Kiþiye ancak bu yakýþýr.

Yakýn (hayýrlý) dost (komþu), hayýrsýz akrabadan (hýsýmdan) yeðdir (iyidir).
Sýkýntýya düþen kiþi, öncelikle akrabalarýndan ilgi bekler, yardým ve iyilik umar. Ancak bu beklentileri boþa çýkmýþ, akrabalarý yüzüne bakmamýþlardýr. Öte yandan dost ve komþularý onu yalnýz býrakmamýþ, ilgi ve yardýmlarýný esirgememiþlerdir. Ýþte bunun için hayýrlý dost, hayýrsýz akrabadan daha iyidir.

Yalancý kim? Ýþittiðini söyleyen.
Yalan, aldatmak amacýyla bilerek ve gerçeðe aykýrý olarak söylenen sözdür. Eðer kiþi, öyle her duyduðunu doðru kabul edip aslýný araþtýrmadan baþkasýna aktarýrsa birilerini yanýltýr; kendisi de yalancý konumuna düþer.

Yalancýnýn evi yanmýþ, kimse inanmamýþ.
Yalan söylemeyi huy edinmiþ kimselere kolay kolay kimse inanmaz. Kiþilerin yalancý hakkýndaki bu kanýlarý öyle pekiþir ki, yalancýnýn sözleri gerçeði yansýtsa bile onun bu sözlerine kimse inanmaz.

Yalancýnýn mumu yatsýya kadar yanar.
Hayatýný yalancýlýk üzerine oturtmuþ olan insanlar, kendi yalanlarýna destek olacak tedbirleri alýrlar; bunun için de gerekli titizliði gösterip masrafa girerler.

Yalnýz öküz, çifte (boyunduruða) koþulmaz.
Her iþin uygun bir yapýlma biçimi vardýr. Dolayýsýyla iki kiþinin ancak yapacaðý bir iþi, tek kiþi ile yapmaya kalkýþmak doðru bir hareket deðildir.

Yalnýz taþ duvar olmaz.
Ýnsanlar bir arada yaþamak zorundadýrlar. Bu zorunluluk bir dayanýþmayý, yardýmlaþmayý gerekli kýlar. Nasýl ki tek taþla duvar yapýlamazsa, insanlar da tek baþlarýna tüm iþlerinin üstesinden gelemezler. Dolayýsýyla diðer insanlarla iliþki kurmak, iþbölümü yapmak, iþ birliðine geçmek durumundadýr.

Yanlýþ hesap Baðdat`tan döner.
Ortaya çýkan bir yanlýþlýk çok geç de olsa, ne olursa olsun düzeltilmelidir.

Yapý taþý, yapýdan kalmaz.
Deðerli, elinden iþ gelen kimse boþta kalmaz. Mutlaka kendisine bir iþ bulunur.

Yarasý olan gocunur.
Bir iþte sorumlu aranýrken kusurlu olan kimse, açýðý ortaya çýkacak diye telâþa düþer.

Yarým elma, gönül (hatýr) alma.
Sunulan armaðan küçük de olsa, gönül almaya yeter. Çünkü önemli olan dostlarýmýzý unutmadýðýmýzý, hatýrladýðýmýzý ortaya koymaktýr.

Yarým hekim candan eder, yarým hoca dinden eder.
Her iþin bir ehli, ustasý ya da uzmaný vardýr. Bir iþ, ehline deðil de, yarým yamalak bir bilgiye sahip olan kiþiye teslim edilirse, o iþten iyi sonuç alýnamaz. Hatta iþin tamamen bozulduðu, kötü bir sonuç verdiði bile olur. Tecrübesi olmayan, acemi, kusurlu, eksik bir doktorun uyguladýðý tedavi insaný ölüme götürebilir. Bunun gibi dinin ilkelerini iyi bilmeyen hoca da, insanlarý yanlýþ bilgilerle donatýp, onlarý, dine ters düþen yollara itebilir.

Yarýnki kazdan, bugünkü tavuk yeðdir.
Bk. “Bugünkü tavuk...”

Yaþ kesen, baþ keser.
Ormaný meydana getiren aðaçlar bir memleketin can damarýdýr. Yeþil tabiat, berrak su, temiz hava, yaðmur, cývýl cývýl kuþlar, aðaçla birlikte vardýr. Aðaçsýz kalan yer kýsa zamanda çöle döner, hayat orada son bulur. Öte yandan, aðaç memleket ekonomisine de sayýsýz katkýlarda bulunur. Hem ekolojik denge, hem de iktisadi hayat açýsýndan aðacý koruma görevi bir zorunluluktur. Bu bakýmdan bir aðacý boþ yere kesen, insan hayatýna kýymýþ gibi suç iþlemiþ olur.

Yatan aslandan, gezen tilki yeðdir.
Çok güçlü olup da çalýþmayan, soylu olup da bir þeyler üretmeyen, tembel tembel oturup onun bunun sýrtýndan geçinen kimselerden; güçsüz olup da çalýþan, boþ oturmayan ve geçimini saðlamak için uðraþan kimseler daha iyidir.

Yatanýn, yürüyene borcu var.
Ýhtiyaçlarýný gidermek, yaþamak isteyen kiþi paraya ihtiyaç duyar. Para da ancak çalýþmakla elde edilir. Tembel tembel oturan, çalýþmayan, zamanýný boþa geçiren kimse para kazanamaz. Para olmayýnca da ihtiyaçlarýný saða sola borçlanarak karþýlama yoluna gider. Doðal olarak borçlandýðý kimseler de çalýþan, boþ durmayan, zamanýný deðerlendiren kimselerdir.

Yatan kurttan, yeler tilki yeðdir.
Bk. “Yatan aslandan...”

Yavaþ (yumuþak huylu) atýn çiftesi pek (yavuz) olur.
Mizaç itibariyle ýlýmlý, uysal, kaba ve hýrçýn olmayan, kolay yola gelen insanlar genellikle çok sabýrlý olurlar. Bunlar öyle olur olmaz þeye hemen öfkelenmezler, kýzmazlar. Ancak kimi zaman öyle öfkelenip patlarlar ki yanlarýnda durulmaz. Kendilerinden hiç beklenilmeyen bu tepkinin tek sebebi, sabýrlarýnýn artýk taþmýþ olmasýdýr. Bu bakýmdan bu gibi kimselerin yumuþak huylarýna aldanýp da gereksiz yere üzerlerine gidilmemelidir.

Yavuz at, yemini (yavuz it ününü) kendi artýrýr.
Gayretli, giriþken, çalýþkan, görevini ihmal etmeyen, üzerine aldýðý iþi tam yapan kimseler bunun mükâfatýný görürler.

Yavuz hýrsýz, ev sahibini bastýrýr.
Edepsiz, arsýz, ahlâksýz, þarlatan, öyle kimseler vardýr ki bunlar suç iþlemekle kalmazlar, iþledikleri suçu reddettikleri gibi, bir de bu suçu, zarar verdikleri kimseye yüklemeye ve onu susturmaya çalýþýrlar.

Yaza çýkardýk danayý, beðenmez oldu anayý.
Anne-baba pek çok emek sarf edip zahmete katlanarak çocuklarýný yetiþtirip büyütürler. Ne var ki, büyüyen bu çocuklar kendilerini bu yaþa getiren anne-babalarýný çoðu kez beðenmezler.

Yazýn baþý piþenin, kýþýn aþý piþer.
1. Yazýn o sýcaðýnda durmayan, güneþe aldýrmadan çalýþýp kazanan, yiyeceðini hazýrlayan kiþi kýþýn rahat eder; hiç sýkýntý çekmez.
2. Gençlikte çalýþýp kazanan, har vurup harman savurmayan, varlýk edinen kiþi ihtiyarladýðýnda rahat eder; sýkýntý çekmeden hayat sürer.

Yazýn gölge hoþ, kýþýn çuval boþ.
1. Yazýn çalýþma, kazanma günleridir. Bu zamanlarda çalýþmayýp keyiflerine bakanlar, gününü gün ederler, kýþýn zor þartlarýnda yiyecek bulamazlar; sýkýntýya düþer ve ona buna avuç açarlar.
2. Gençliðinde çalýþmayýp tembel tembel oturan, eðlenceye dalan, mal-mülk edinmeyen, kazanç saðlamayan kimse ihtiyarlýðýnda ya da hastalýðýnda sýkýntýya düþer; periþan olur.

Yazýn gölge kovan, kýþýn karýn ovar.
Bk. “Yazýn gölge hoþ...”.

Yeðniði yel alýr, aðýr yerinde kalýr.
Kiþiliksiz, aðýrbaþlý olmayan, züppe-hoppa, gayri ciddî, bir sözü diðerini tutmayan, hafif meþrep, zayýf karakterli kimseler bir varlýk gösteremezler; bir yerde tutunamadýklarý gibi onun bunun oyuncaðý da olurlar. Ama aðýr baþlý, tavýrlarýnda ciddî, sözünde duran, kiþilikli, ahlâklý kimselere kimse iliþemez; onlar bulunduklarý yerde kolayca barýnýrlar, iþlerinde baþarýlý olduklarý gibi sevilip sayýlýrlar da.

Yel, kayadan ne koparýr (aparýr).
Güçsüz, güçlüye etki edemez. Saðlam karakterli, kiþilik sahibi, onurlu, ciddî kimselere öyle önemsiz etkiler hiçbir þey yapamaz. Saðlam bir temele oturmuþ iþleri de kimi olaylar kolay kolay etkileyip bozamaz.

Yemeyenin malýný yerler (üstüne bir bardak bu içerler).
Kimi cimri kimseler para ve mallarýný biriktirirler ama harcamaya, yemeye bir türlü kýyamazlar. Ne var ki, onlarýn kýyýp da faydalanamadýðý bu para veya malý saðlýklarýnda o ya da bu, öldükten sonra ise mirasçýlarý bir güzel yerler.

Yerdeki yüze basýlmaz (kimse basmaz).
Aðýrbaþlý, nazik, alçakgönüllü, iliþkilerinde ýlýmlý kimselere kimse hor gözle bakmaz; onlarý hýrpalamaz, ezmeye çalýþmaz. Bunun yanýnda felâkete uðramýþ, yenik düþmüþ, muhtaç kimselere de merhametli davranýlýr.

Yerini bilmeyen, yýlda bir kat urba eskitir.
Kiþi neyle uðraþacaðýný, ne iþ yapacaðýný, hangisinin kendisine uygun geleceðini bilmeli ve ona göre bir seçim yapýp çalýþmaya baþlamalýdýr. Aksi takdirde bir iþte tutunamayarak, sýk sýk yer deðiþtirecek, bundan ötürü de çok zarar görecektir.

Yerin kulaðý var.
Ne kadar saklý tutulursa tutulsun, gizli konuþulan bir þey umulmadýk bir yoldan baþkalarýnca mutlaka duyulur. Bu bakýmdan elden geldiðince tedbirli olmalý, olur olmaz yerde konuþmamalýdýr.

Yýlana yumuþak diye el sunma.
Hiçbir þeyin dýþ görünüþüne bakarak bir eylemde bulunmamalý kiþi. Kolay görünen iþ çok zor, yumuþak huylu bir kimse çok sert, zararsýz gibi görünen bir durum çok tehlikeli olabilir ve zarar görebilir insan.

Yýlanýn baþý küçükken ezilmeli.
Daha küçükken tehlikeli olacaðý, zarar vereceði anlaþýlan bir þeyin, düþmanýn veya bir durumun önüne hemen geçilmeli; büyümesine izin verilmeden ortadan kaldýrýlmalýdýr.

Yýl uðursuzundur.
Kimi dönemlerde arsýz, yüzsüz, ahlâksýz, adaletsiz kimseler el üstünde tutulur. Böyle bir zamanda dürüst, namuslu, erdemli kimseler zalimlerin baskýsý altýnda kalýrlar.

Yýrtýcý (alýcý) kuþun ömrü az olur.
Ona buna saldýran, zarar veren, onun bunun sýrtýndan geçinen kimselerin düþmaný çok olur. Az zamanda, bunlar da düþmanlarýnýn gazabýna uðrarlar, hak ettikleri cezayý görürler.

Yiðidin malý meydandadýr.
Yiðit, mert insanlar ayný zamanda cömert olurlar. Mallarýný herkesin yararlanmasý için ortaya koyarlar.

Yiðidin sözü, demirin kertiði.
Yiðit, mert kimseler sözlerinin eridirler. Onlar verdikleri sözden geri dönmezler, sözlerini inkâr da etmezler. Bu týpký bir demir üzerine açýlmýþ çentik gibi meydandadýr, kolay kolay yok olmaz.

Yiðit arkasýndan vurulmaz.
1. Mert olan alçakça yollara baþ vurmaz. Düþmanýyla yüz yüze dövüþür, onu arkasýndan vurmaya çalýþmaz.
2. Yiðit bir kimsenin yokluðundan haydanýlarak arkasýndan konuþulmaz, dedikodusu yapýlmaz, kötülenmez ve iftira atýlmaz.

Yiðit meydanda belli olur.
Atýp tutma, “ben þöyle yaparým, böyle ederim” demek, kiþinin yiðit olduðunu göstermez. Asýl yiðit iþ baþýnda, kavgaya ve mücadeleye tutuþtuðunda belli olur.

Yiðit yarasýna yiðit katlanýr.
Mert olanlarýn derdinden ancak mert olanlar anlar. Öte yandan, bir yiðitten gelen saldýrýya da herkes katlanamaz, buna ancak yiðit olanlar dayanabilir.

Yiðit yiðide at baðýþlar.
Yiðit, mert olmasýnýn yanýnda gözü tok ve cömerttir de. Kendisi gibi gözü pek olana her türlü fedakârlýðý yapmaktan kaçýnmaz. En kýymetli varlýðýný bile kolayca baðýþlar.

Yoðurdum (ayraným) ekþidir diyen olmaz.
Bk. “Kimse ayraným...”

Yoksul âlâ ata binse, selâm almaz.
Edinip görmemiþ, sonradan bir makama ya da varlýða kavuþmuþ olan kimse, etrafa hava atmaya, herkese yukarýdan bakmaya baþlar; kimseyi beðenmez olur. Hatta selâmý bile insanlardan esirger.

Yol bilen kervana katýlmaz.
Bir iþte bilgisi olan, onun nasýl yapýlacaðýný bilen, iþinin ehli kimse, çoðunlukla baþkalarýnýn yardýmýna ihtiyaç duymaz; iþini kendisi görmeye çalýþýr.

Yolcu yolunda gerek.
1. Bir yerden bir yere doðru gitmeye hazýrlanan kimse, kimi sebeplerden ötürü oyalanmamalý, zaman geçirmeden yoluna koyulmalýdýr.
2. Bir amacý gerçekleþtirmek için çalýþan, gayret sarf eden kimse kimi sebeplere takýlýp kalmamalý; vakit kaybetmemeli ve bir an önce hedefine varmalýdýr.

Yoldan (yol ile) giden yorulmaz.
Bir iþin yapýlmasýnda tutulacak yol, yöntem ortaya çýkacak sonuç açýsýndan oldukça önemlidir. Yapacaðý iþ için en uygun usulü seçen kimse, iþini kolayca yapar, baþarýlý olur, baþýna gelecek türlü hâllerden de korunur.

Yoldan kal, yoldaþtan kalma.
Yolculukta insanýn baþýna türlü iþler, sýkýntýlar, belâlar gelebilir. Bunlarýn halledilmesi içinde bir insana gerek duyulur. Bu gereklik, yolculukta candan bir arkadaþýn önemini büyük kýlar. Dolayýsýyla insan, candan bir yol arkadaþý bulabilmek için hareketini erteleyebilir.

Yol sormakla bulunur.
Bir iþe kalkýþan ama nasýl yapýlacaðýný bilmeyen kiþi, takip etmesi gereken yolu bilenlere sorarak öðrenip bulur.

Yol yürümekle, borç ödemekle tükenir.
Yola çýkan orada burada oyalanýrsa, gideceði yere bir türlü ulaþamaz; borçlu olan da ödemesini aksatýr, geciktirir, günü gününe ödemezse hiçbir zaman borçtan yakasýný kurtaramaz. Bunlar gibi yaptýðý iþin üzerine yeterince eðilmeyen, uyuþuk davranan, gerekli çalýþma ve çabayý göstermeyen, iþini zamanýnda yapmayan kiþi, yaptýðý iþten olumlu bir sonuç alamaz.

Yularsýz ata binilmez.
Nasýl ki yularsýz bir at zapt edilip yönlendirilemezse; bir kurala, bir disipline baðlý olmayan iþ, kuruluþ ya da kiþi de idare edilip yönetilemez. Dolayýsýyla kargaþanýn, baþýbozukluðun hüküm sürdüðü bir yerde iþin baþýna geçmek doðru deðildir.

Yumurtasýna hor bakan civcivini cýlk eder.
1. Kiþi elinde olan iþe gereken önemi vermezse, o iþten olumlu bir sonuç alamaz.
2. Elinin altýndakileri ne önem vermeyen, onlarý iyi eðitmeyen onlardan ne olumlu davranýþlar, ne de iyi iþler bekleyemez.

Yurdun otlusundan kutlusu yeðdir.
Kuþkusuz ki insan yaþadýðý yerin verimli olmasýný ister. Daha da önemlisi o yaþadýðý yerde huzur ve mutluluk ister. Kiþinin baþýný felâketlerden kurtaramadýðý, rahat ve özgür yaþayamadýðý yurt ne kadar verimli olursa olsun, kiþi için bir anlam ifade etmez.

Yuvarlanan taþ yosun tutmaz.
Sürekli olarak iþ deðiþtiren kimse bir baþarý kazanamadýðý gibi bir varlýk da edinemez.

Yuvayý yapan diþi kuþtur.
Evin dýþýndaki iþler erkekten, içindeki iþler de genellikle kadýndan sorulur. Bu bakýmdan tertipli, geçinmesini bilen, çekip çeviren, en önemlisi tutumlu olan kadýn ailesini huzurlu kýlar; evin içine mutluluk getirir.

Yürük ata kamçý deðmez.
Üzerine aldýðý iþi veya görevi aksatmadan, gerektiði gibi zamanýnda, en iyi þekilde yapan kiþiye kimse bir þey diyemez.

Yürük at yemini kendi artýrýr.
Bir iþte üstün çaba gösterenler, o ölçüde bir karþýlýk görürler.

Yüzü güzel olanýn huyu da güzeldir.
Çoðunlukla kabul edilir ki, yüzü güzel olanýn içi de güzeldir. Bu bakýmdan insanýn yüzü, içinin aynasý olarak görülür. Eðer bir insanýn yüzü hiç gülmez, asýk suratlý olmaya devam ederse, o insanýn katý yürekli, hoþgörüsüz, içinin de kötülükle dolu olduðuna hükmedilir. Eðer kiþi güler yüzlüyse bu takdirde hoþgörülü, samimî, iyi yürekli, içten, duygulu, yumuþak huylu ve temiz olduðuna karar verilir. O hâlde denebilir ki, yüzü güzel görünen kiþinin huyu da güzeldir.

Yüz verme arsýz olur, az verme hýrsýz olur.
Bk. “Çok söyleme arsýz olur...”

Yüz, yüzden utanýr.
Bir aracý vasýtasýyla deðil de, insanlar karþý karþýya gelince daha kolay uzlaþýrlar. Çünkü böyle bir durumda herkes niyetini açýkça ortaya koyacak, isteyeceðini doðrudan isteyecek ve bir þeyini gizleyemeyecektir.